İyi ve keyifli okumalar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sizce ben Efe'yi öldürecek kadar cani biri miyim?
Bana olan güveniniz gözümü yaşarttı. Neyse daha uzatmadan buyurun bölüme.
***
Hastane / Yazar'ın anlatımıyla
Korhan ailesi koca hastane koridorunu doldurmuştu. Efe'nin durumu ağırdı. Çok fazla kan kaybetmesinden dolayı durumu kötüleşmişti. Ege hızlıca kan vermişti. Şimdi ise sadece ameliyattan çıkmasını bekliyorlardı.
Seren hanım kendini ağlamaktan helak olmuştu. Sarılar ise hem Miray'ın haline hem de Efe'nin durumuna üzülüyordu. Belki herkes üzülüyordu ama Ege ayrı bir kötü olmuştu. Haberi ilk aldıklarının da inanmamış Efe'nin bir şakası olduğunu sanmıştı.
Hastaneye gidene kadar bu böyle sürmüştü ama Ege hastaneye gelip Miray'ın o halini görünce kabullenmişti. Olduğu yere çöküp çocuk gibi annesine sarılarak ağlamıştı.
Miray'ın haliyse herkesten beterdi. Ellerinle kuruyan Efe'nin kanı vardı. Gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Üzeri yine berbat bir haldeydi. Demir hızlıca gidip kolları arasına almıştı. Kız ona sarılan kollara daha da sıkı sarıldı. Gözlerinde kurumayan yaşlara daha fazla yaş eklenmeye başladı.
Demir hem kız kardeşinin hem de erkek kardeşinin hallerine daha fazla dayanamadı. O da tüm aile bireyleri gibi göz yaşı dökmeye başladı. Bir süre sonra polisler gelip Miray'dan ifade almışlardı. Miray ne biliyorsa anlatmıştı. Demir kötü olduğunu sonra ifade verebilirsin dese de Miray bir an önce o şerefsizlerin bulunmasını istiyordu.
Demir ise tanıdıkları herkesi aramıştı. Elinden gelenin en fazlasını yapıp serice Efe'ye zarar veren adamı bulmak istiyordu.
Hastane / Miray'ın anlatımıyla
Önümdeki boş duvarı izliyordum öylece. Polislere az önce ifademi vermiştim. Şimdi bir yanımda Giray diğer yanımda Demir ile oturuyorduk. Annem ise Ege ile karşı koltukta oturuyordu. İkisi de bitmiş durumdaydı. Kendimi çok sorumlu hissediyordum. Hissetmem bile yanlıştı aslında. Sorunu ben yaratmıştım. Durduk yere kimsenin karışmadığı bir şeye bodoslama atlamıştım.
Böyle bir sonuç olacağını bilseydim asla karışmazdım. Sanki karıştım da iyi bir şey oldu. Şu an Efe ameliyattaydı. Benim yüzümden yaralanmıştı. Orada öylece kollarımın arasında yatarken gelen ve bizi bulan polisler olmuştu. Onların ambulansı aramasıyla geçte olsa hastaneye gelmiştik.
Geldiğimizde dedikleri ilk şey kan kaybı olduğu için kan bulmaktı. Bizim kan gruplarımız aynı olmadığı ve yaşımdan dolayı kan verememiştim. Hızlıca nereden bulduğumu bilmediğim telefonumdan Demir'leri aramıştım. İlk ne olduğunu ağlayarak anlatışımdan anlamamıştı. Yanımda bulunan polis ise telefonu eline almış, durumu anlatmıştı. Ben ise öylece ağlamaya devam etmiştim.
Ellerim de ve kıyafetlerimde onun kanı vardı. Yıkayamayacak kadar kötü hissediyordum. Benim yüzümden olmuşken ellerimi yıkayamazdım. Ama bir süre sonra telaşla içeri gelen Eslem sayesinde yıkanmıştı. Beni zorla ayağa kaldırmış elimi yüzümü yıkatmıştı. Olanları asla sormamıştı belki bu tekrar beni tetiklememek içindi. Ama şu an bunlara kafa yoracak kadar iyi değildim.
Yerime tekrar oturup aklıma dolan anlarla ağlamaya başladım. Bıçaklandığı an aklımdan asla çıkmıyordu. Eğer o iyi olmaz ise nasıl toparlardım veya atlatırdım bilmiyordum. Kafam yavaşça iki yana salladım. Kötüyü düşünüp kötüyü üzerimize çekmek istemezdim. Sonra etrafa bakındım. Annem yine aynı şekildeydi. Tek fark yanında olan babamdı. Onunda gözleri dolu doluydu. Karısını teselli etmeye çalışırken kendisi de teselli bulmaya çalışıyordu. Sonra gözleri bana döndü.