30 Aralık~~Sunyeon~
Namjoon'un sözlerinden sonra da hala yatmaya devam ediyordum. Başımda dikiliyordu ama benim gözlerim kapalıydı ve kafam da yorganın altındaydı. Sinirle hala konuşuyordu ama ben uyumak istiyordum.
"Gece geç saatlere kadar uyumayıp diğer ikisiyle fingirdeşirsen kalkamazsın tabi!" diye sitem etmekle meşguldü. Haklı olduğu bir nokta vardı. Geç saate kadar uyanık kaldığım doğruydu. Fakat sadece Eunji ile kalmıştım. Minji kaybolmuştu dün gece.
Namjoon'un sitem dolu sözlerini, "Eğer tam şimdi, şu anda, şu lanet yataktan kalkmazsan boyuta gelemeyip, bu koca malikanede bir başına kalırsın!" cümlesi tamamlayınca gözlerimi açıverdim.
Boyut hazırlığı içindi böyle ısrarla başımda dikilmesinin sebebi. Sıkıntıyla homurdanarak inledim ve yorganı üzerimden attım. Hızla ayağa kalkarken Namjoon'un kısık sesli gülüşünü duydum.
Namjoon'u, "Neden daha önce söylemiyorsun!?" diye azarlarken yatağımı topluyordum.
Çok geçmeden Namjoon'un elinde birkaç valiz gördüm. Bana aitti. Hatta valizlerden birinin fermuarını daha yeni kapatıyordu ve içleri dolu görünüyordu. Şaşkınlığa kapıldım çünkü daha önce valizlerimi toplamamıştım.
"Ama ben...ben eşyalarımı toplamamıştım," diyorken, Namjoon bana, "Sen hala uyuyorken yanına geldiğimde bir kısmını toplamıştım. Sen yatağını toplarken de son valizi kapattım," deyince ona sarıldım ve teşekkür ettim. Onun sayesinde Zaman kaybına uğramayacak ve elim ayağıma dolaşmayacaktı.
"Rica ederim. Hadi şimdi aşağıya. Yalnız özel eşyalarına dokunmadım bilgin olsun."
"Tamam sağol. Onunla ben ilgilenirim," dedim ve Namjoon ile birlikte odadan çıktık.
Büyük salon doluydu ve birkaç valiz daha görünüyordu. Adımı anan Yoongi'ye baktım ve, "Günaydın sevgilim," diyerek boynuna sarıldım. Ondan ayrıldığımda neredeyse herkesin hazır olduğunu fark ettim. Sanırım geriye sadece boyuta gitmek kalmıştı ve yepyeni, bambaşka bir hayata uyum sağlamak.
Herkes bir aradayken Jin ellerini çırptı ve dikkatleri kendi üzerine çekti. İçimde büyük bir sıkıntı vardı. Merak, korku, panik ve gerginlik de bu sıkıntı ile birleşince daha tuhaf bir hisse kapılıyordum. Ay bu arada, en önemli şeyi söylemeyi unutuyordum.
Sevgili Eunji, Taehyung'un öne attığı fikirle bir vampire mühürlenme evresini başarıyla gerçekleştirmiş bulunuyordu. Tabi Eunji bu konuyla alakalı duyduğu şeylerden sonra, korktuğu ve hazır olmadığı için, Namjoon'un başının etini yemişti. Namjoon da tüm bu strese, sinire dayanamamış ve en sonunda girilmesi yasak olan mühürlü odaya girmişti.
Eunji'yi vampir gösterebilecek olan bir büyü arayışına girmişti. Başarılı olunca da Eunji büyü yoluyla bir vampire mühürlenmişti. Fakat bu geçiciydi. Zamanı geldiğinde tüm koşulları uygulayarak, büyü olmadan, bedensel ve ruhsal olarak, bir vampire mühürlenmesi gerekecekti.
......
Gitmeden önce unnie'ler bizi görmek istemişti. Şu an onları bekliyorduk. Jungkook ve Jaehwa unnie'nin arası açık olsa da, umarım şu anda da bunu yansıtmazlardı. Yoksa bu gidişimizin üzerine çok üzülürdüm. Büyük birr sabırsızlıkla onları bekliyorduk, yani sadece ben. Ama olsundu. Eminim diğerleri de sevgililerini göreceği için mutluydu. O büyük tokmaktan gelen ses kalbimin pır pır etmesine neden oldu. Neden bu kadar heyecanlanmıştım? Hoseok kapıya bakmaya gitmişti ve saniyeler içinde karşılama salonu dopdolu oldu.
Gülümseyerek onlara baktım. Neden bu kadar güzel giyinmişlerdi? İçimden bir ses bu işte bir iş var diyordu. Yoksa onlar da mı gelecekti!?
"Hepinizi yeniden gördüğüme mutlu oldum kızlar. Vedalaşma işini sonraya bırakalım. Boyut kapısından geçmeden önce Yüce Avanos ile konuşmamız gerekecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion⁴ : Tilki
Vampire~~ "Oturmak ister misin?" diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladım ama oturmadan önce görüş alanıma bir şeyler girdi. Şu an beni tutan Jungkook'u görmem gerekirken onu görmüyordum. - Malikaneye yakın bir yerdi, fazla yakın. Ağaçlık alanın oldu...