Son yaşanan şeylerden sonra unnie bir türlü kendine gelememişti. Geç saatlere kadar bizimle kalmışlardı ama bu süreçte Jungkook aşağı asla inmemişti. Bir kez inmişti aslında ama merdivenin başından bize bakmıştı. Sorma diğerlerinin hala yanımızda olduğunu görerek odasına yeniden çıkmıştı. Jae unnie için üzülüyordum. Jungkook ona karşı çok sertti ama o gece bana demişti zaten. Jaehwa işleri yoluna koysa da Jungkook bunu kabul etmeyecekti.Jaehwa unnie kendine gelince Heiryung unnie'ye bakıp konuştu ağlamaktan kıpkırmızı olan gözleriyle.
"Lütfen burada daha fazla durmayalım, lütfen."
"Tamam tatlım, biraz iyi ol gideriz," diyerekten Jaehwa'ya sarıldı.
"İyiyim, gidebiliriz. Gece yarısı olmadan gidelim, saat 23.30 oldu."
"Tamam," dedi Hei unnie ve ayağa kalktı.
"Biz artık gidiyoruz. Aslında, onlar gidiyor. Bizim boyut mevzumuz var."
"Eğer iyi değilsen gelmek zorunda değilsin Heiryung."
"Hayır Jin, geleceğim. Kızları yolcu edelim önce."
Onayladılar ve Heiryung tek tek tüm kızlara sarıldı. Sıra Jaehwa'ya gelince, Jaehwa'nın saçlarını okşadı ve gülümseyerek konuştu.
"Bazen her şeyi doğru bildiğimizi sanarız Jaehwa. Fakat bazen en derine inmek gerekir. Eğer Jungkook'un dediği gibi, o Seojun şeytan olduğuna inanıp da bile isteye tepkisiz kaldıysan, önce Jungkook'tan özür dile ve sonra da bizimle konuş. Jae, o çok gururlu bir oğlan. Aranız belki eskisi gibi ol az ama umarım öyle olur. Seni seviyorum bir tanem," dedi ve sıkıca Jaehwa unnie'ye sarıldı. Geri çekildiğinde diğer kızlara baktı ve, "Hepinizi seviyorum. Lütfen kendinize dikkat edin kızlar ve... Kanlı ay gecesinde Jinkyong'a çok fazla zarar vermeyin. Onu dinç görmek istiyorum," dedi.
O sırada Jin de diğerleri ile vedalaşıyordu. Hei unnie yanıma geldi ve sıkıca sarıldı.
"Sen de dikkat et Sunyeon-ah. Unutma ki melezler bu sefer yasaklı değiller. Eğer canını çok yakarlarsa, geldiğimde bana haber ver. O üçünün de kulaklarını çekerim!"
Ben bu tepkiye kıkırdadığımda, Jimin ve Taehyung kahkaha atıyordu. Unnie haklıydı ve evet, kesinlikle o üçünü unnie'ye şikayet edecektim.
"Tamam unnie, sen hiç merak etme. Onları asmana da yardım ederim."
Hei unnie'yi güldürdüğüm sırada Minji sitem etti ve yüksek sesle, "Kim olursa olsun, abime zarar vereni gebertirim!" dedi. Hei unnie ona döndü.
Minji'nin karşısına geçti ve sinsice sırıtarak konuştu.
"Sadece abine zarar vermeyeceğim ama."
Minji, "Taehyung'u istersen öldürebilirsin unnie dert ettiğin şeye bak," dediğinde Taehyung Minji'nin koluna vurdu.
"Hey! Noona'm beni öldürmeye kıyamaz."
"Tabi ki de! Tanrım şu tatlı surata da bir bak!" dedi unnie ve Taehyung'un yanaklarını bastırarak ovuşturdu. Taehyung'un ağzı bir garip hal alıyordu. Arada da 'ah' sesleri çıkartıyordu. Unnie geri çekildiğinde Jin'e baktı.
"Jungkook da inse ya. En azından boyuta giderken bizi son bir kez daha görsün."
"Geleceğini sanmıyorum ama bir gidip kontrol ederim," dedi Namjoon ve Jungkook'un odasına çıktı. Ben de geleceğini sanmıyordum ama en azından Jin'i boyuta gönderseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion⁴ : Tilki
Vampire~~ "Oturmak ister misin?" diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladım ama oturmadan önce görüş alanıma bir şeyler girdi. Şu an beni tutan Jungkook'u görmem gerekirken onu görmüyordum. - Malikaneye yakın bir yerdi, fazla yakın. Ağaçlık alanın oldu...