Uzun süredir beyin fırtınası yapılıyordu. Artık o kadar sıkılmıştım ki yere yatıp 'yeter bu kadar' diye bağıracaktım. Neyse ki buna gerek kalmadı."Ahh siz de bir alemsiniz ya! Boş mideyle nasıl bir şeyler düşünebiliriz ki Tanrı aşkına!?"
"Jin hyung'a katılıyorum. Karnımızı doyuralım. Canım felaket bir şekilde kan istiyor."
"Ah evet, tabii."
Jin'in sözleri üzerine birkaç kişi daha onun tarafını tuttuğunu belirttikten sonra oturma odasında bir hareketlenme oldu. Birkaç kişi mutfağa geçmiş, birkaç kişi de hâlâ oturmaya devam ediyordu. Onlardan biri de Jungkook ve az önce resmen kavga edecek bir hâle geldikleri Hoseok idi. Hoseok'un bakışlarını Jungkook'un üzerinde yakaladım.
"Cidden öyle düşünmedin mi?" diye sordu Hoseok bir anda. Neyden bahsediyorsu? Jungkook ona baktı. Benim aksime ne demek istediğini anlamış ve cevap vermişti.
"Buradaki herkes benden büyük, kızlar dışında. Ve benim benden büyüklere saygım sonsuzdur. Şu bir gerçek ki siz benden daha güçlüsünüz. Ben melez olsam da güçlerini kontrol edemeyen bir melezim. Güçlerini kontrol etmeyi beceremeyen bir kişi her zaman zayıf halkayı oynar. Siz öyle değilsiniz. Az önceki sözlerimin hepsi... Hepsini sadece sizi düşündüğüm için söyledim, aksi değil," diyerek kendisini açıkladıktan sonra ayağa kalktı.
"Yemeğe katılmak istemiyorum, odama gideceğim. Ve mümkümse diğerlerine de söyle, beni yalnız bıraksınlar."
Son sözlerini de söyledikten sonra gözden kayboldu. Jungkook son zamanlarda çok tuhaftı. Tamam o her zaman tuhaftı ve herkese karşı garip bir soğukluğu vardı. Ama sanki son zamanlarda daha mı soğuk olmaya başlamıştı?
"Ben de bilmiyorum Sunyeon. Ama şu bir gerçek ki, onda bir haller var," diyen Hoseok üzerine korkuyla sıçradım. Tamam düşüncelerimi okuyorlardı ve buna çoktan alışmış olmam lazımdı ama yapamıyordum, alışamıyordum.
~Jungkook~
Odama çıkıp kendimi yatağıma atmıştım. Tavana bakmaya başladım. Son zamanlarda her şey ters gidiyordu. Aklım bambaşka yerlerdeydi. Bunun sebebi, Seojun ile birlikte girdiğimiz odada Sunyeon'un büyükannesi tarafından yazılan notu kaybetmiş olmamdı. Nasıl böyle bir hataya düştüğümü bilmiyordum.
~
Son sözleri okuyunca ve mektubun kimin tarafından yazıldığını öğrenince Jungkook'un kaşları çatıldı. Mektubu yazan kişi büyükbaba Alfred'in karısıydı, Sunyeon'un melez büyükannesi. Jungkook yazanların şokunu üzerinden atmaya çalışırken Seojun kısık sesle konuştu.
"Bunu kesinlikle o kıza, Sunyeon'a vermelisin. Bunu okumak onun hakkı."
~
Sonrasında cebime koymuştum. Bu notu Sunyeon'a vermek için biraz beklemeyi düşünmüştüm çünkü Sunyeon kendisinin farkına yeni varıyordu. Tüm her şeyi bir anda öğrenmesi onu derinden etkilerdi. Onun gibi yeni başlayanlar güçlerini kolay kolay kontrol edemediği gibi, duyguların esiri de olabilirlerdi.
Bekleme planları yapmıştım. Notu vereceğim gün geldiğinde her şeyi öğrenmeye hazır olduğundan emin olmak istemiştim. Ama notu kaybetmiştim. Gözlerimi yumup elimle yüzümü ovdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion⁴ : Tilki
Vampire~~ "Oturmak ister misin?" diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladım ama oturmadan önce görüş alanıma bir şeyler girdi. Şu an beni tutan Jungkook'u görmem gerekirken onu görmüyordum. - Malikaneye yakın bir yerdi, fazla yakın. Ağaçlık alanın oldu...