Şaka gibi ya! Aradan tam 4 koca gün geçmiş! Bugün şanslı gününüz sevgili okurlarım. Son zamanlarda kitaplarımın iyi gitmediğini düşünüyorum ama bugün 2 yeni bölüm atacağım. Bu birinci olsun.İyi okumalar!
******~Sunyeon~
Olmamıştı. Onlara engel olamamıştım. Şu anda nerede olduğumu bilmek ister misiniz? Kara Şato'dan daha kasvetli olan ve bir kanadı cesetlerle kaplı olan o köşkün önündeydik. Hepimiz birlikte. Yıllardır hatta belki de yüzyıllardır kullanılmayan bir yere benziyordu. Burası da karanlıktı ama bir yeni özelliği daha vardı. Her yeri yosun tutmuştu ve köşk resmen sarmaşıkla kaplıydı. İçim ürperdi. Kollarımı bedenime doladım ve titrek sesimle konuştum.
"B-burası...Kara Şato buradan daha güzeldi."
"İçeriyi görünce şaşkınlığa kapılacaksın Yeon!" diyordu Mingwon heyecanla.
Evet, şaşkınlığa kapılacaktım ve bu işin sonunda bayılıp gidecektim. Mingwon bunu heyecanla söylemişti ama az önce içeride bir ton ceset olduğunu da belirmişti. Peki tüm bunlara bakılaraktan ben burayı sevmeli miydim, sevmemeli miydim?
Köşkün yıllardır açılmadığı için çürüme evresine gelen kapısını açan Seojun olmuştu. Kapıdan gelen gıcırtı kulaklarımı kanatmıştı, abartmıyorum. Gerçekten çok berbattı. Hatta çoğu kişi kulağını kapatmıştı. Seojun kapıyı itti. Açılıyordu ama tam açılamadan durdu. Kaşlarımı çattım. Seojun kapıyı itiyordu ama kapı hala açılmıyordu. Kapıyı yeniden kendine çekti ve kapattı. O gıcırtıyı ise kapanan kapı yüzünden yeniden duyduk.
Seojun gıcırdayan kapıyı bir kez daha itti ama kapı yine aynı yere gelince sıkışıp kaldı. Mingwon Seojun'un yerine geçti ve gıcırdayan kapıyı yine kapattı. Büyük bir güçle kapıyı itti ama kapı yine aynı yerde sıkıştı.
"Bu niye açılmıyor ya!?"
"Bir daha dene!" dedi Seojun. Mingwon bunun üzerine kapıyı yine kapattı. O gıcırtı kapı her hareket ettiğinde duyuluyordu ve git gide daha sinir bozucu bir hal almıştı.
Mingwon kapıyı iteceği sırada şiddetli bir gümbürtü geldi. Olduğum yerde sıçradım ve hemen kapıya baktım. Kapı tam anlamıyla açılmıştı. Hoseok aniden çıkan ses yüzünden bağırmıştı ve hatta unnie'lerim de bundan korkmuştu. O sırada kapıyı açanın, pardon tekmeleyenin, Jungkook olduğunu anladım. Seojun ve Mingwon şaşkınca birbirlerine bakıyordu.
Jungkook ayağını yere indirdi ve içeri adım atarken, "Kulağımı siktiniz!" dedi ve tam anlamıyla içeri girdi. Biz de onun ardından içeri girdiğimizde yerde tuğlalar gördük. Mingwon yere bakarak konuştu.
"Demek kapı bu yüzden açılmamış."
"Bunları buraya kim koydu?" diye bir soru geldi Jaehwa unnie'den. O sırada onunla göz göze geldim ve omuz silktim. Belli ki Mingwon'dan sonra buraya giren biri olmuştu ama ne zaman girmişti?
"İyi. İçerisi o kadar karanlık değilmiş."
Jimin tırsak adımlarla Jungkook'un yanına gelip onun kolunu tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion⁴ : Tilki
Vampire~~ "Oturmak ister misin?" diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladım ama oturmadan önce görüş alanıma bir şeyler girdi. Şu an beni tutan Jungkook'u görmem gerekirken onu görmüyordum. - Malikaneye yakın bir yerdi, fazla yakın. Ağaçlık alanın oldu...