Jimin'in sözleri aklımı karıştırıyorken, taşın sahip olduğu renk daha da karmaşıklaştırıyordu. Taehyung taşı eline aldı ve gözlerini yumdu. Geri açtığında söylediği şeyler üzerine şok geçirdim.
"Bu kesinlikle tilki taşı. İyi de Soojin bu taşı ne yapsın ki?!"
"Dahası Soojin bunlara inanan bir kız değil. O taşın olayı ne?"
Herkes bu konu hakkında fikir yürütürken Namjoon, kitaplıkların yanına gitti ne bir süreli kısa bir araştırma sonucu eline aldığı kalın kitabın bir sayfasını açtı ve açıklamaya giriş yaptı. Daha doğrusu okumaya.
"Kehanete göre, Dokuz Kuyruklu Tilkilerin ay taşları tilkilerden uzak olsa da tilkileri yanına çekebilir. Tilkiler güç kontrolünü bu taşlardan sağlar. Her taş bir tilkinin ruhunu taşır," dediği an sustu ve dehşetle bize döndü. O son cümlenin etkisinden ben de çıkamıyordum. İstemsizce söylendim.
"Her taş bir tilkinin ruhunu taşır."
Ölüm sessizliği. İhtimaller bu taşın Soojin'e ait olduğu yönündeydi. Hoseok şaşkınca konuştu.
"Bu taş...Soojin aslında bir tilki miydi?"
"Bu taş onun ruhunu mu taşıyordu?"
Bunun gerçekliği çok yüksek bir ihtimaldi. Ne de olsa onu diriltmeye çalışan biri olmuştu. Minji araya karıştı.
"Şapeldeyken o kızı görmüştük. Hatta bir iblis onu diriltmeye çalışıyordu. Bu ay taşı eğer o kıza aitse, o iblis onu diriltmeyi başardı mı başaramadı mı?"
"Zorlayıcı bir soru Minji. Taş belli ki bunca zamandır Jimin'deydi. Eğer Soojin'in dirilmesi bu taşa bağlıysa, hala ölüdür. Çünkü taş şapelden çok uzakaydı."
"Aslında şapele giderken bu kıyafeti giymiştim," dedi Jimin kısık sesle mahçup bir şekilde. Jimin'e baktım.
Minji konuştu.
"Zeka küpü! O zaman kız kesin hayatta," dedi ve kollarını bağladı.
O anki enerji eğer taşıyıcısı Soojin'e ulaşmayı başardıysa Soojin hayatta olabilirdi. Ama bu taşın Soojin'e ait olması sadece bir ihtimaldi. Olmaya da bilirdi. Biri ona vermiş de olabilirdi. Yal başka birinin taşıyıcısı da olabilirdi. Jungkook konuşması üzerine hepimiz ona odaklandık.
"O gün elinde bu taş vardı. Ay hilal evresindeydi ve camdan dışarı bakıyordu. Yanına gittim. Daha önce görmediğim bu taşın adını sordum, 'ay taşı' dedi. 'Efsaneye göre dokuz kuyruklu bir tilkinin ruhunu taşırmış. Ailem doğduğumda bana hediye etti,' dedi. Uğurlu taşı olduğunu, yanından bir an bile ayırsa her şeyin ters gittiğini söyledi," dedi ve taşı Taehyung'un elinden alıp inceledi.
"O gün rengi kesinlikle böyle değildi," dedi ve cama yöneldi.
"Daha tuhaftı," dedi ve perdeyi yarıya kadar açarak taşı dolunaya doğru tuttu. Taşın değişen rengi beni şoka uğrattı. O taş kesinlikle az önceki taş değildi.
Taş çok saydam bir renge büründü. Altın sarısı parlıyordu ve taşın arkasında ne olduğu görünüyordu. Ayın ışığı resmen bu taşa yansıyor ve onu yüce kılıyordu. Jungkook bir süre taşı inceledi. Ben de yaşa bakarlen bir karartı gördüm. Çok hızlı geçip gitmişti ve dışarıdaydı. Gözlerim korkuyla irileşti. Pencereden dışarı daha dikkatli bakmaya başladım. O sırada diğerleri konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion⁴ : Tilki
Vampiros~~ "Oturmak ister misin?" diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladım ama oturmadan önce görüş alanıma bir şeyler girdi. Şu an beni tutan Jungkook'u görmem gerekirken onu görmüyordum. - Malikaneye yakın bir yerdi, fazla yakın. Ağaçlık alanın oldu...
