Haii! Biraz ara verdim farkındayım ama canım yazmak istemiyordu bu sıralar. İlham yoktu ve uzun süre sonra yazmaya başladım.Defalarca düzelttiğim ve içeriği hakkında zibilyon tane konu düşünüp zorla yazdığım 23.bölüme hoşgeldiniz.
İyi okumalar...
===
Belki sonradan pişman olacaktım ama yapmıştım işte...
Bu tehlikeli olabilirdi evet ama nedense aşırı derecede ilgimi çekiyordu. Ben de daha fazla dayanamamış ve Yoongi'yi peşime takarak kuyunun yakınına gelmiştim. Yani sağolsun Hoseok da bana eşlik ediyordu, yani bize. Olayı kısaca onlara özet geçmiştim ve sorgulamadan benimle gelmişlerdi. Unutmazsam eğer bir ara onlara bu yüzden teşekkür edecektim.
"Ee yani ne var şimdi burada?" diye soran Yoongi'ye kaydı bakışlarım. Kollarını birbirine bağlayıp çiçek olmuştu ve öylece kıyıya bakıyordu. Konulmak için dudaklarımı kımıldattığım sırada Hoseok'un konuşmasıyla kendimi durdurmak zorunda kalmıştım.
"Bu, su kuyusu Sunyeon. Yıllardır bu malikanenin arkasında. Senin geldiğin dönemlerde de vardı ama sen daha henüz yeni mi görüyorsun?"
Alt dudağımı ısırdım ve elimi önüme düşen saç tutamıma atıp saçımı arkaya itekledim.
"Aslında evet Hoseok. Yani takdir edersin ki malikanenin dışına pek çıkmadım, sizinle birlikte bir yerlere giderkenkiler dışında. Daha sonra da Jungkook'un yanından geçtiği kuyuyu güçlerim vesilesiyle görünce merak ettim."
Yoongi burnunu çekerek konuştu.
"Ne yani Jungkook seni bunun tehlikeli olabileceği konusunda uyarmadı mı Yeon? O zaman ona iki çift lafım olacak."
Gözlerim dehşetle irileşti. Yoongi neden her şeyi bu kadar tersinden anlıyordu ki?
"Ne? Hayır hayır hayır! Jungkook'un bir suçu yok. Buraya gelme diye beni uyardı da hatta."
"Ee o zaman...neden şu an burada olduğumuzu açıklayabilir misin bana lütfen Yeon!?"
Hoseok şaşkınca Yoongi'ye bakıyordu. Neden bu kadar yükselmişti ki şimdi? Yoongi'ye bakarken onun da bana bakıyor olmasıyla göz göze geldik. Tavırlarına göre sinirli bir yüz ifadesi yoktu ama tabi yaptığımı takdir eden ve gururlanmış bir ifade de yoktu.
"Yoongi bak ben-" derken Hoseok sözümü kesti. Bunu benim konuştuğumu göre göre yapması sinirimi bozmuştu.
"Merak bu hyung. Şahsen ben de Sunyeon'un anlatımından sonra merak ettim ama...bir o kadar da tehlikeli ve korkunç."
Hoseok susunca kaşlarımı çatarak, "Sözümü kestin!" dedim ama ne bir özür diledi ne de beni umursadı. Yoongi de konuşmaya başlayınca sinirle ayağımı yere vurarak kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Bu yüzden buraya gelmemeliyiz Hoseok. Bence Namjoon"a soralım o bilir."
"Hadi ama hyung, Namjoon lider diye her şeyi bilecek mi?"
"Ah! Bunu gerçekten söyledin mi Hoseok? Bizi idare edebiliyor ve bizden fazla bilgiye sahip olduğu için onu lider yaptık bunu unutma."
"Biliyorum zaten!"
"O zaman saçma sapan sorular sorarak aklımızı bulandırma. Kuyunun yanından ayrılalım artık."
Onlar orada kendi hallerinde atışırken ben, belki de hayatımın en büyük aptallığını yaparak kuyunun tam yanında durmuştum. O ikisiyse hala konuşuyordu ama konuları muazzam bir şekilde değişivermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion⁴ : Tilki
Vampire~~ "Oturmak ister misin?" diye sorduğunda başını olumlu anlamda salladım ama oturmadan önce görüş alanıma bir şeyler girdi. Şu an beni tutan Jungkook'u görmem gerekirken onu görmüyordum. - Malikaneye yakın bir yerdi, fazla yakın. Ağaçlık alanın oldu...