•Karanlığın sesi•

850 106 84
                                    

Bölüm müziği: Glimpse Of Us // Joji

Şimdi sen yalnız ama tanıdık bir melodi gibisin gecenin karanlığında, fısıltılara karışan... Hiç görmediğim yıldızlar doğmuş gözlerine, ıslak kirpiklerine...
Hiç alışık olmadığım kadar sıcak ellerin, kalbin hiç hak etmediğim kadar saf...

~•~•~

"Çok üşüyorum... Hiç iyi hissetmiyorum... Bu berbat... Başım çok ağrıyor... Bu ağrıya dayanamıyorum... Çok korkuyorum..."

Zifiri karanlıkta, odanın köşesinde yere kıvrılmış otururken, Izana'nın kalın montu ve atkısı içinde yok olmuş gibi gözüküyordu küçük kız.
Onun kokusunu hiç bi kadar yoğun hissetmemişti... Güzel kokuyordu... Ama...
Ama onun teninin ısısı bu sefer Becky'i mutlu etmiyordu...
Bacaklarındaki kemikler soğuktan sızlamaya başlamıştı, acı vericiydi... Hiç hoş olmayan bir histi...
Soğuk... Çok soğuk... Ve karanlık...
Kıpırdayamıyordu, sanki hareket ederse ölecek gibiydi...

Ne kadar zamandır ağladığını kendisi de bilmiyordu... Kendi kontrolünde değildi artık... Sanki tüm her şeyi hatırlıyor, ama aynı zamanda her şeyi unutmuş gibiydi.... Ne kadar zaman geçtiğini de bilmiyordu. Ne zamandır yalnızdı?..
Ama artık o kadar yorgun düşmüştü ki dayanabilecek hâli kalmamıştı. Boğazındaki yumru onu öldürüyordu. Vücudunun daha fazla ağlamaya bile dayanacak gücü kalmamıştı. Gözleri yerinden çıkacakcasına ağrıyordu, acıyordu...

Bir süre öncesine kadar yukarıdaki küçük pencereden içeriye bir nebze olsun ışık giriyordu, ama şimdi hava tamamen kararmıştı ve tek gördüğü şey zifiri karanlıktan ibaretti.
Duyduğu en ufak bir çıtırtıda bile ödü kopuyordu. Bazen odanın bir köşesinden diğer köşesine hızlıca hareket eden irili ufaklı karaltılar görüyordu.
Ruhlar mıydı? Ya da kuduz fareler? Belki de bir sıçan?!
Bir şeyler onu korkutmaya mı çalışıyordu?
Arada kulağına belli belirsiz fısıltılar geliyordu...
Bunlar da en az rüzgarın acı dolu çığlıkları kadar korkutucuydu...
Ama bir ses daha vardı...
Neydi bu ses? Başka bir çığlık daha mı?
Yoksa birisi mi ağlıyordu?

Tam o sırada önünden hızlıca bir şey geçince yüreği ağzına geldi. Kırmızı mavi renkler gibiydi sanki...
Duyduğu ses iyice yaklaşmıştı...
Bu ses...
Sonunda ne olduğunu anladı, ambulans sesiydi bu kulak tırmalayan ses...
Çığlıklardan daha korkutucu olan tek ses...

-A- a- Aida- s- san... (Becky)

Zor nefes alıyordu, ağlamaktan cayır cayır yanan gözleri daha fazla dayanamadı...
Ufak ve narin bedeni çok yorgun düşmüştü...
"Hepsi benim hatam..."

.
.
.

Bembeyaz saçlarına kar taneleri karışmıştı, verdiği her nefes ufak bir bulut gibi havaya karışıyordu. Onun duygularının aksine ormanda insana huzur veren bir beyazlık vardı, kararmaya başlayan hava etrafa mavi ışık süzmeleri bırakmıştı. Ormanın derinden gelen melodisi ve yaptığı bu renk şöleni insanı büyülüyordu, tıpkı bir peri masalı gibiydi...
Adeta yüzyılların imzası gibi orada dimdik duran ve geniş dallarını doğayı kucaklarcasına uzatmış ağaçların arasından hızla geçti, devrilmiş olanların üzerinden atladı.
Devasa ağaçların yanında tek tük ufak ağaçlar da vardı. Bazıları sert hava şartlarına dayanamayıp devrilmişti, o kadar sessiz sedasız ve bomboş bir yerdi ki şu ana kadar hiç kimse girmemiş gibi gözüküyordu. Sık sık ağaçların olduğu bu ormandaki bazı boşlukları da kar kusursuzca dolurmuştu...

Izana kaybolmamanın neredeyse imkansız olduğu bu ormanda kendinden emin adımlarla yürüyordu. Etrafa yol denebilecek hiçbir yer yoktu. O kendi bildiği yoldan, kendi yolunu çizerek gidiyordu.
Çok geçmeden uzaktan gelen bazı konuşma seslerini duymaya başlayınca istediği yere geldiğini anladı.
Yerlere kadar eğilen karlı dalları gözünün önünden çekerek ilerledi. Her dokunduğu daldan bir yığın kar yere dökülüyordu...
Sonuncuyu da önünden çektikten sonra üzerindeki karı temizledi ve duruşunu dikleştirdi.

I was a child, Izana x reader Tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin