Hizmetçilerin kapıları açmasıyla Draco göz devirdi. Misafirler en sonunda gelmişti. İçeri yaşlı denebilecek bir adam girmişti. Saçları beyazdı, saçlarına eşlik eden beyaz sakalı vardı kahverengi gözleri vardı. Onun arkasından yaşlı olmasına rağmen güzel duran kahverengi saçları olan bir kadın girdi. Adam alfaydı kadın ise betaydı.Arkasından genç nerden baksan yirmi yaşında alfa bir oğlan girmişti. Oğlan'ın saçlarıda annesi gibi kahverengiydi gözleri de kahvrenginin en koyu tonu olabilirdi. Oğlan'ın arkasından içeriye dolan şekerli koku ile Draco yüzünü ekşitti. İçeriye giren sarı saçlı ela gözlü bir omega ile göz devirdi. Bu çocuğu tanıyordu haberlere bile çıkan bir omegaydı. Haberlere çıktığı şeklini Draco söylemek bile istemiyordu.
Büyük aileler tanışmıştı, kadın'ın adı Jessie, eşinin adı Marcus. Alfa oğlunun adı Micheal. Omega oğlanın adı ise Nathandı. Nathan elini Draco ya uzattı. Nathan çapkın bir şekilde sırıtıyordu Draco nun elleri cebindeydi, Draco tam tanışmak için elini cebinden çıkaracaktı ki aklına Harry in gülümseyen suratı gelince durdu.
Draco başını salladı ve kafasını hizmetçiye çevirdi. "Misafirlere yemek salonuna kadar eşlik edin." Nathan'ın yüzündeki gülümseme anında bozulurken bu durum Nathan'ın ailesinin de dikkatini çekmişti. Yine de kimse bir şey diyemedi. Narcissa istemsizce gülümsedi ve elini Draco nun omzuna koyup oğluna destek verdiğini belli etti. Draco annesine gülümsedi ve yemek salonuna ilerlediler.
Lucuis baş köşeye oturdu. Narcissa da Lucuis un yanına oturdu. Draco da annesinin çaprazına oturmuştu. Nathan zaman kaybetmeden Draco nun yanına oturunca Draco burnuna gelen şeker kokusu ile öksürmemek için kendini zar zor tuttu.
Jessie ve Marcus da, Draco ve Nathan ın karşısına oturdular. Micheal da annesinin yanına oturdu. Lucuis ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.
"Beni kırmayıp buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim." Hizmetçiler bardak ve kırmızı şarapın olduğu şişeyi getirdiler. Şarap bardaklarını masaya dizip bardakları doldurmaya başladılar. Lucuis şarap dolu bardağı eline aldı.
"Bay Marcus şirketlerimiz birleşirse ikimizinde kârlı çıkacağı bir iş olacağını düşünüyorum." Bay Marcus ta ayağa kalkıp elindeki şarabı havaya kaldırdı.
"Bunun şerefine." Şarap bardaklarının birbirine vurma sesi odada yankılandı. Nathan paryalan gözlerle Draco ya bakarken Draco, Pansy e yazdı.
Beni ara şuan iğrenç
Bir ortamdayım
İki dakikalığına da olsa
Kurtulmam gerek ara beni
Pansy.Draco bunu yazıp telefonu kapatmıştı ki iki saniye olmadan çalan telefonu ile sırıttı ve ayağa kalktı. Masadakilere bakıp konuştu.
"Affedin önemli bir arama müsadenizle." Diyip hızla masadan kalktı ve yemek salonundan çıkıp mutfağa doğru yürüdü. Hizmetçiler Draco yu pek takmıyordu. Draco telefonu açıp kulağına götürdü.
"Seni rahatsız eden ne?" Pansy merak içinde konuşunca Draco sırıttı ve elini saçlarına daldırdı. "Babam iş için beni feda etmiş ne olacak! İş ortağının omega oğluyla nişan yapacaklardı vitamı bulduğumu söyleyince bundan vazgeçmiş olabilir ama omega oğlunun iğrenç bakışları rahatsız edici."
Draco tek nefeste konuştu. Pansy telefonun arkasından sırıttı. "Babanın vazgeçtiğini düşünmüyorum, para için her şeyi yapabilir." Draco göz devirdi. "Klasik Lucuis Malfoy işte ne beklersin." Diye yanıtladı. Pansy telefonun arkasından kahkaha attı.
"İstersen seni kurtarabilirim." Draco kaşlarını çattı. "Nasıl yapabilir misin?"
"Benim yapamayacağım hiçbir şey yok Draco. Şu babanın iş ortağı kim?" Draco hiç düşünmeden cevapladı. "Marcus Jones."
Pansy in şok içinde ağzı açılmıştı. "Siktir sakın Nathan Jones ile nişan ayarlanacaktı deme!" Draco göz devirdi. "Tamam demem."
"Nathan Jones o sürtük! Baban buna nasıl izin verir?! Malfoy ailesinde en önemli şeyin soy isminin kirletilmemesi olduğunu sanıyordum! Nathan Jones haberlere çıkmadı mı? Ünlü şirketin sahibi Riddle soyundan birisi ile barda basıldığına dair dedikodular çıkmadı mı?!"
"Ta kendisi. Evet çıktı bende babamı anlamıyorum ama bilmiyorum babama vitamın bulduğumu söyledim. Beni ciddiye aldı mı tabi orası bilinmez." Pansy kaşlarını çattı. "Tamam Draco ben halledeceğim telefonu kapat ve beni bekle ben seni ordan çıkarmanın bir yolunu buldum."
Diyip telefonun Draco'nun yüzüne kapattı Pansy. Draco iç çekip hızla mutfaktan çıktı ve yemek masasına doğru ilerledi. Odaya girdiğinde herkesin gülerek sohbet ettiğini gördü. Narcissa, annesi dışında. Narcissa Malfoy ona gelen her soruya geçiştirici cevaplar veriyordu.
Draco, Nathan'ın yanına eski yerine oturmak yerine babasının yanına oturdu. Nathan sinirle kaşlarını çataraken gülümsemeye çalıştı.
"Delta seni bazen haberlerde görüyordum her zaman senin çekici olduğunu düşündüm açıkçası." Nathan gülerek konuşunca Draco göz devirmemek için kendini zor tuttu.
"Ne güzel." Marcusta istemsizce kaşlarını catarken Lucuis yutkundu. Draco önüne konan bifteği bıçakla kesip çatalı batırmıştı. "Üstün bir ırksın, şanslı olmalısın."
'Üstün ırk olduğum için şanslıyım evet çünkü vitam çok güzel.' dememek için Draco kendini çok zor tutuyordu. İstemsizce gülümsedi Harry çok güzeldi.
"Teşekkür ederim. Bu konuda şanslıyım." Draco gülümsedi. Draco tam yemeğine devam edecekti ki Micheal'ın sorusu ile durdu.
"Bay Malfoy anlamıyorum, zenginsiniz ama bay Draco neden bir kolejde okumak yerine devlet okulunda okuyor?" Micheal merakla sorunca Nathan da konuşmaya katıldı.
"Evet bunu bende merak ediyorum. Delta'nın öyle basit insanların yanında okuması bana da saçma geliyor." Lucuis konuşacakken Narcissa boğazını temizledi.
"Araştırma yapmışsınız ama eksik bir araştırma olmuş. Draco nun gittiği devlet okulu dediğiniz yer, her türlü öğrenciyi kabul etmeyen bir okul. Şehrin hatta, ülkenin en başarılı öğrencilerinin bir çoğu o okuldan mezun oldu. Okulun bir çok faliyeti var." Narcissa gülümsüyerek oğluna baktı. "Draco bir delta ama hiçbir zaman şımarık bir çocuk olmadı o okula gitmeyi kendisi istedi."
Draco da annesine gülümsedi. Nathan göz devirdi ve babasına baktı. Marcus başını salladı ve ayağa kalktı. Şarap bardağını havaya kaldırıp tatlı kaşığı ile bardağa hafif bir şekilde vurdu. Tiz ses bütün odayı doldurdu.
"Buraya gelmemizin amacını biliyorsunuz bay Malfoy. Oğlunuz Draco Malfoy ile oğlum Nathan Jones birbirlerine çok yakışacaklardır." Draco kaşlarını çattı ve hızla ayağa kalktığı sırada kapının sert bir şekilde çalındığını duydu.
"Ben kapıya bakarım." Dedi Draco. Nathan, Draco nun elini tuttu. "Hizmetçiler yok mu onlar baksın." Draco kolunu sert bir şekilde çekti. "Misafir benim misafirim ben bakarım." Draco hızla yemek salonundan çıkıp kapıya doğru adımladı. Pansy en sonunda gelebilmişti.
Draco kapıyı açtığında karşısındaki gördüğü kişiyle şok oldu. "Harry?" Harry kaşlarını çatarak Draco ya bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Vita (Drarry)
FanfictionDraco okulun en popüler çocuklarından birisiydi. Yakışıklıydı, çekiciydi, zeki bir gençti ama bunun yanı sıra onu popüler yapan başka bir şey daha vardı. Draco deltaydı. Yüzyılda bir gelen delta. Harry, Draco dan nefret ederdi, ikisinin sürekli kavg...