46. Bölüm

770 106 68
                                    


☯☯☯⁠✿☯☯⁠✿

Draco göğüsümde uyurken sadece onun saçlarını okşadım. Onu affetmemiştim ama böyle bir durumda kimseye sırtımı çevirmezdim.

Bazen çok acımasızdım, bazen çok yumuşaktım, bazen çok kinardım, bazen ise çok affediciydim. Ama şunu anladım ki ben Draco ya karşı hep iyi olmuştum. Vitası olduğum için o benim ruh eşim olduğu için miydi? Bilmiyorum. Boynumdaki işaret ona bağlılığımın simgesiydi. Ben ona aittim. O da bana aitti.

Gözlerini seviyordum.
Güzel baktığı zaman, bana baktığı zaman seviyordum. Başkasına bana baktığı gibi bakamazdı o gözler. Onlar bana özeldi. Bunu biliyordum. Zordu bazı şeyler çok zordu. Draco beni çok üzmüştü ve çok hırpalamıştı. Nasıl devam edeceğimi bilemiyordum. Ama onun büyük bedeni yanımda kıvrılmış elleri belimde kafası ise göğüsümdeyken her şey unutulmuş gibiydi. Ama unutmayacaktım. Bu kadar hediye bu kadar çiçeklerle hiçbir şey unutulamazdı, affedilemezdi. Her şey bu kadar kolay silinemezdi.

Kendi düşüncelerimin yoğunluğu ile gözlerim kapanmıştı.

•••••••••••••••

Uyandığımda yanımda boşluk vardı. Yavaşça yatakta doğruldum. Esnedim ve vücudumu gerdirdim uyuşmuş gibiydi her yanım. Gözlerimi avuşturdum ve ful camla kaplı olan yatakodasında durup, dışardaki manzarayı izledim.

Dışarda hafif bir rüzgar vardı yaprakların açmasından gördüğüm kadarıyla. Yataktan kalktım ve banyoya ilerleyip ihtiyaçlarımı giderdim ve elimi yüzümü soğuk suyla yıkadım. Aynadaki görüntüme baktım. Gözlerimin altı mosmordu. Dudaklarım kurumuştu, saçım her zamankinden daha dağınıktı. Zayıflamıştım. Günden güne çökmüştüm.

İç çektim.

Aşağı indim en son koltukta Draco ile beraber uyuduğumu hatırlıyordum yatak odasına ne zaman gelmiştim? Emin değildim.

Draco mutfakta önlüğünü takmış yemek hazırlıyordu. Bir süre onu izledim. Onu izlediğimi farketmiş olacak ki gülümsedi.

"Günaydın, güzel vitam." Mavi gözleri parlayarak bana bakıyordu. Dünkü halinden eser yoktu. Bu halde onu terslersem bencil olurdum. Ama onu terslemezsem kendime saygısızlık yapmış olacaktım.

Ben artık bencil birisi olmak istiyordum.

"Günaydın Malfoy." Dedim soğuk bir şekilde. Masaya geçtim ve sandalyeye oturdum. Draco da bir süre sonra elinde tabaklarla gelmişti. Kızartılmış ekmeğin üzerine avokado ve bal sürülmüştü. Tabağın yanında da haşlanmış yumurta vardı.

Sakince kahvaltımızı yaptık. Gözleri her zaman ki gibi üzerimdeydi biliyordum. "Eve döneceğiz." Duyduğum cümle ile neredeyse çatal elimden düşecekti. Gözlerimi tabaktan ayırıp Draco ya çevirdim. "Eve?" Başını salladı. "Evet bizim malikaneye. Annem seni görmek istiyor."

Sinirlenmek istemiyordum. Ama elimde değildi. Evet bu cümle ilk başta çok masum gelmişti. Ama ben istediğim için değil, ben Draco ya gitmek için yalvardığım içinde değil. Annesi bizi çağırdı diye gidecektik. Ne kadarda gurur kırıcı bir şey değil mi?

"Sana gitmek için yalvardım. Ama sen annen bizi çağırdı diye mi beni malikaneye götüreceğini söylüyorsun?" Ses tonum sakindi ama soğuktu sesim. Draco kaşlarını çattı. "Ne alakası var şimdi?"

"Çok alakası var. Biliyor musun? Seninle tartışmayacağım. Sabah sabah hiçbir şeye enerjim yok, sana tahamülüm hiç yok zaten orası ayrı konu." Masadan kalktım ve merdivenlerden çıkıp yatak odasına girdim.

Yatak odasında bir sürü marka poşet hediyeler. Hediye kutuları, çiçekler, yapay çiçekler, çiçek görünümlü ledli kelebekler. Çok fazla hediye vardı ama hiçbirisi umrumda değildi.

Dolaptan kıyafet çıkardım. Bol kumaş pantolon ve koyu kırmızı gömlek çıkardım.

(Temsili)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Temsili)

Hediye kutularına baktım. Pandoranın bir kutusunu gördüm ve içini açtım. Zincir kolyeyi aldım. Boynuma bağlayacakken odaya Draco girdi. Aynadan onu görüyordum ama ona bakmadım. Draco arkamdan yaklaştı ve ellerini belime doladı. Ellerini karnımın üzerinde birleştirdi.

"Çok zayıflamışsın." Senin yüzünden demek istedim. Üzgüntüden demek istedim ama demedim. Sustum. Draco ensemi öptüğünde yutkundum. Vücudum onu özlemişti, kalbim onu özlemişti ama beynim ve kalbimin arasında bir savaş vardı sanki. Kalbim onu isterken beynim diretiyordu. Daha affedemezsin diye bağırıyordu sanki.

"Az yemek yiyorsun." Kafasını omzuma koydu ve aynadan yüzümü inceliyor gibiydi. "İştahım yok." Dedim sadece. Elimdeki kolyeyi aldı ve boymuma geçirip kolyeyi bağladı. "Çok güzelsin." Kulağıma fısıldadı. Yutkundum ve Draco yu yavaşça ittim.

"Aşağıdayım, bekliyorum seni."
Diyip hızla aşağı odadan çıktım. Odadan çıktığım anda adımlarımı yavaşlattım. Merdivenlerden uyuşul uyuşuk inerken ayakkabılarımı aldım.

Camdan dışarıya baktım. Havanın soğuk olduğu belliydi. Yapraklar hızla uçuyordu. İki dakika sonra adım seslerini duymamla kafamı çevirdim. Draco siyah gömleğinin altına siyah boğazlı kazak giymişti. Hava o kadar soğuk muydu? Altına ise siyah kumaş pantolon giymisti benim gibi. Elinde ise bir kaban vardı. Kabanı omuzlarıma yerleştirdi.

"Hava buz gibi. Bu gömlekle mi çıkacaksın?" Göz devirdim. Arabanın içinde olacaktık zaten ne önemi vardı ki?

Arabaya geçtiğimizde ikimizde sessizdik. Büyük ihtimalle malikaneye varana kadar sessiz olacaktık.

🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪

Biliom çok uzun zaman oldu hepinizden ayrı ayrı özür dilerim. Eski sevgilim dışında o benden özür dilesin amk çocu her neyse yazar pek iyi değildi uzun zamandan beri.

Wattpad e gerçekten adepte olamıyordum. Büyük ihtimalle bu kitap dışında başka bir kitap çıkartırım. Önceki bölümü okudum sanki bu bölümü başkası yazmış gibi hissettiriyor JFKSKCKKSKCKA çok büyük fark var gibi. Her neyse başka kitap çıkartırım sizi seviyore♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Vita (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin