34. Bölüm

1.8K 275 112
                                    


Yere düşünce bağırmamak için alt dudağımı ısırıp gözlerimi acıyla kapattıp. Bacağım fena halde acımıştı.

Delta'nın feromon kokusunu ağır bir şekilde soluyunca gözlerimi açtım. Draco, Nathan'ı duvara yaslamış boğazını sıkıyordu. Gözlerimi kapatalı on saniye bile olmamıştı. Hermione koşarak yanıma geldi. Ron, Blaise ve Pansy ise Draco ve Nathan'ı birbirinden ayırmaya çalışıyorlardı.

"Harry! Siktir, ayağa kalkabilir misin?" Başımı salladım. Hermione kolumun altına girdi ve beni kaldırmaya çalıştı. Sol bacağımı yukarı kaldırıp tek bacağımla yerden kalkmaya çalıştım.

Delta'nın feromon kokusu hâlâ ağırdı. O tarafa baktığımda Blaise ve Pansy, Draco yu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ron ise bu boşluktan yararlanmış ve Nathan'ın yüzüne yumruk atmıştı. Nathan bir yandan boğazını tutarak iki dizinin üstüne çöktü, diğer eli de burnundaydı. Burnu kanıyordu, Ron sert vurmuştu.

"Ron!" Hermione öfkeyle bağırınca Ron durup Hermione ye baktı. "Başka bir zaman, Harry revire götürmemiz gerek!" Öfkeyle ofladım. "Şu revirden bir türlü kurtulamadım zaten!" Hermione beni ayağa kaldırdı ve bir elini bana destek olmak istercesine belime koydu. Minnetle Hermione ye baktım.

Draco, Blaise nin kolunu itip bana doğru yürüdüğünü görüğümde yutkunup kafamı çevirdim. Hermione ye baktım. Hermione rahatlatıcı bir şekilde gülümsedi.

"Granger, vitamı alabilir miyim?" Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki Hermione elini belimden çektiği anda Draco bir elini belime sardı, eğilip boştaki elini de dizlerimin altından geçirip beni kucağına aldığında tepki vermeye bile fırsatım olmamıştı.

Dejavu olmuştum. Ben Draco ile her kavga ettiğimde, dönüp dolaşıp kendimi, onun kucağında görmekten sinirleniyordum.

Draco rahat bir şekilde revire doğru yürümeye başladı. Hiçbir şey söylemedim. Draco revire geldiğinde, revirdeki görevli abla yoktu. Etrafı inceledim kimse yoktu cidden. Draco beni kucağından indirmeyince, kaşlarımı çattım.

"İndirmeyecek misin?" Draco ya baktığımda Draco bana bakmıyordu. "Yüzüğü takacağına söz verirsen seni indiririm." Draco yüzüğü hâlâ takıyordu, kendimi kötü hissetmiştim. O da ağır konuşmuştu ama bende ağır konuşmuştum.

Başımı salladığımda Draco hala beni bırakmadı. "Söz ver Harry." Ofladım. "Söz veriyorum, yüzüğü takacağım." Draco gülümsedi. "Güzel."

Draco beni revirdeki beyaz yatağın üzerine bıraktı. Yatakta oturdum. Draco ise çekmeceleri kurcalamaya başladı. En sonunda bir krem bulmuştu. Draco önümde iki dizinin üstüne çöktüğünde nedensizce utandığımı hissettim. Draco ayakkabı bacağımı açtığını görünce Draco'nun elini tuttum.

"Bunu yapmak zorunda değilsin, ben kendim yapabilirim." Draco tuttuğum eline bakıp, parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi ve bana gülümsedi. "Seni sevdiğim için yapıyorum Harry. Senin orada yere düştüğünü görünce bende yere düşmüş gibiydim. Bu his rezil bir his. Sen güldüğünde, ben de gülüyorum. Ben öfkeyle çok yanlış konuştum ama senin benden başka birine gülümsediğini görmek bile beni delirtiyor! Ben, ben sadece beni sevmeni bana gülmeni istiyorum. Evet biliyorum çok bencilim."

Draco derin bir iç çekti ve yere daha fazla sindi. Ellimi hâlâ bırakmıyordu. Draco kafasını eğdiğinde yutkundum. Berbat hissetmiştim. "Ben seni seviyorum Harry. Her şeyden çok. Bana küs kal ama gülümsemeni benden saklama, yüzünü bana çevirme. Her şeye dayanabilirim ama buna dayanamıyorum. Özür dilerim Harry seninle öyle konuşmamam gerekirdi."

Draco kafasını yerden kaldırıp yüzüme baktı. Gözleri dolmuştu. "Beni affedebilir misin?" Hiç düşünmeden kendimi yataktan Draco nun kollarına attım. Draco ellerini belime sarıp beni kendine çektiğinde, derin bir iç çekip burnumu Draco nun boynuna yaslayıp kokusunu içime çektim.

Draco nun kucağında oturmuş ellerimi Draco'nun boynuna sardım. "Bende özür dilerim, yüzüğü çıkarmam yanlıştı." Draco saçlarımı öptü. "Bir hatan yok Potter. Lütfen sadece bir daha yapma. Çünkü ben bir daha asla seninle öyle konuşmayacağım."

My Vita (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin