Bölüm 4 - Bir Öpücük, Bir Oyun

3.5K 172 654
                                    

"Ben sensiz bir hayatı hiç düşünmedim. Düşünemem. Sen beni bırakmadıkça, ben asla senden gitmem..."

Naz İncila'nın kollarını sıkmayı bırakıp geri çekildi ve derin bir nefes aldı.

"Kızım... Aklımı çıkarttın ya! Geri zekalı!"

"Affedersin Naz..." İncila acıyan kollarını ovarken yüzünü can acısıyla ekşitmemek için zor duruyordu.

Naz elini kendi saçlarına geçirip geriye doğru atarken soluklandı. Keskin gözlerini İncila'ya çevirdi ve işaret parmağını havaya dikerek konuştu.

"Bak...! Bana bir daha gitmekten, bırakmaktan falan bahsedersen, ne dediğine ne anlattığına bakmam, anında sıçarım ağzına!" Yüzünde dehşet verici bir gülümseme oluştu. "Evlenince de bulurum bir oda, kilitlerim seni, bağlarım ellerini, ömür boyu çıkartmam, Mete'nin bile ruhu duymaz anladın mı!"

İncila Naz'ın söyledikleri karşısında öylece kalakaldı. Naz'ın uçuk tehditlerinden biri gibiydi sadece bu... Belki. Sadece İncila'yı asla bırakmayacağını anlatmaya çalışıyordu, biraz abartılı bir şekilde.

"Ben... Anladım Naz."

"İyi! Güzel..." Naz İncila'nın yüzüne yaklaşıp yanağına ürpertici, minik bir öpücük bıraktı. Geri çekilirken kulağına doğru fısıldadı. "Ben duştayken, sen de dediklerimi bol bol düşün. Bensiz sana hayat olmadığı iyice aklına kazınsın..."

İncila başını sallayarak onayladı. Banyoya giden Naz'ın arkasından bakarken yüzündeki tebessümü bastıramıyordu.

Naz'ın ağzından istediği lafı almıştı aslında. Naz evlendikten sonra bırakmayacaktı İncila'yı. Emin olmak istemişti, çünkü bu durum inanması güçtü.

Naz eskiden hiç böyle değildi. Hiçbir anında yanından ayırmadığı İncila'yı Mete gelince olabildiğince uzak tutuyor, onu görmesine asla izin vermiyordu. Bu durum daha çocuklarken başlamıştı ama büyüdüklerinde de değişmemişti. Evet Naz İncila'yı aile dışındaki herkesten, tüm misafirlerden de saklıyordu, ama o kadar da ciddi bir çaba sarf etmiyordu. Oysa evleneceğim dediği adamdan İncila'yı köşe bucak saklaması, günün birinde ikisi arasında bir seçim yapacağını düşündürmüştü.

Çok değil daha altı sene önce, Mete ailesiyle Nazlara yemeğe geldiğinde, İncila mutfakta çalışanlara yardım ediyor diye Naz ortalığı yıkmıştı. Kimse neye kızdığını anlamasa da, İncila aptal değildi. Anlıyordu. Mete'yle karşılaşmaları ihtimaline çıldırmıştı Naz.

Ertesi gün ölümden beter etmişti onu, tembihlediği halde odasından çıkıp mutfağa girdiği için. Filiz ve Müberra zor zapt edip İncila'nın üzerinden almışlardı Naz'ı. Hastaneye gitse darp raporu alabilecek kadar yara bere içinde kalmıştı İncila'nın kolu bacağı. Ama kimse Naz'ın öfkesinin asıl sebebini anlamamıştı...

O sene İncila liseden mezun olmuştu, o olaydan üç gün sonrasında üniversite sınavına girecekti. Lisenin ilk senesinden beri çok çalışmıştı. Ama hiçbir şey hayal ettiği gibi olmadı.

Naz sınav günü onu kendi giyinme odasına kilitledi ve sınav saati bitene kadar kapıyı açmadı. Geçenki olayı bahane mi etmişti, yoksa amacı hep bu muydu kim bilebilirdi...

İncila'nın suçuna denk bir cezası olmamıştı o gün. Naz tüm hayallerini, emeklerini bir çırpıda almıştı ondan, daha önce okumasına dair hiçbir olumsuz şey söylememişken, sınava çalışmasına karışmamışken hem de.

Ama Naz'ı kimse sorgulayamazdı. İncila da sorgulayamadı. Neredeyse dört saat o odada kilitli durup sessizce ağladıktan sonra, kapı açılınca kalkıp hiçbir şey olmamış gibi Naz'ın ayaklarına masaj yapmak zorunda kaldığında da, hiçbir şeyi sorgulayamadı.

sakla beni | naz x incilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin