Odadaki sesler, İncila içeri girdikten sadece birkaç dakika sonra kesilmişti. Naz'ın sakinleşmesinden sonra kapı önündekiler bir bir dağılmış, koridorda sadece Filiz kalmıştı.
Filiz Naz'ın kapısının önündeki sandalyede, her zaman İncila'nın oturduğu o sandalyede oturmuş, elindeki anahtara bakarak düşünüyordu.
Bambaşka bir hayat mümkün olabilir miydi, Naz'ı böylesine sakinleştirme gücüne sahip olan kişi İncila yerine kendisi olabilir miydi, kızıyla bambaşka bir bağ kurabilir miydi...
Kızarmış gözlerini kapatırken avucundaki anahtarı sıkmaya başladı. Yapamıyordu işte. Olmuyordu. Hayalinde bile, Naz'ı yeterince sevmeyi, annelik etmeyi başaramıyordu.
Seneler önce içinde var olan tüm sevgiyi, şefkati, bütün insancıl duyguları Belgin'e sunmuştu ve Belgin'i kaybettiğinde, içinde o duygulardan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Hepsi Belgin'le birlikte Filiz'i geride bırakıp gitmişti...
"Sen hâlâ burada mısın?"
Filiz babasının sesini duyduğunda gözlerini açtı ve sıktığı avucunu serbest bıraktı. Eli sıkmaktan kıpkırmızı olmuştu ve gözleri nemliydi. Elinin tersiyle hafifçe yanaklarını silip ayağa kalktı.
"Öyle oturuyordum, dalmışım baba kusura bakma fark edemedim geldiğini."
"Ne oldu içeride?"
"Naz sakinledi şimdi, merak etme. İncila da içeride."
Atıf gözlerini kısarak Filiz'i süzdü. Gözlerine bile bakamıyordu Filiz babasının. Ağlamıştı kızı, belliydi. Atıf iç çekip dudaklarını birbirine bastırdı.
"İyi, hadi bakalım bir torunumu göreyim. İçim rahat etsin."
"Tabii baba..."
Filiz burnunu çekip anahtarı deliğe soktu ve kapının kilidini açtı. Atıf kapıyı birkaç kez tıklattı. İçeriden ses gelmeyince kapıyı araladı ve bir adım içeri girdi. Arkasından da Filiz içeriye bakıyordu.
Oda tamamen dağınıktı. İncila yerde oturuyordu, sırtını yatağın kenarına yaslamıştı. Naz da yere uzanmış İncila'nın dizlerine başını koymuştu. Eliyle bacağını sımsıkı kavramış, sessizce gözyaşı döküyordu.
İncila kapı açıldığında Naz'ın saçlarını okşamayı kesip kapıya odaklandı. Kucağında Naz'ın başı olduğu için kımıldayamamıştı. Naz birkaç saniye dedesine ve annesine baktıktan sonra başını İncila'nın kucağından kaldırıp yerde oturur pozisyona geldi. İncila yatağa tutunarak ayağa kalkıp üstünü başını düzeltti.
"Dede..." diye mırıldandı Naz, sesi çatallaşmıştı.
"Rahatsız olmayın kızım, sen iyi misin diye baktım."
Naz omuzlarını silkti. "İyiyim dede..." Oturduğu yerden başını havaya kaldırıp ayakta dikilen İncila'ya doğru baktı. İncila'nın elini tutarken gözlerini dedesine çevirip burukça gülümsedi. "İncila yanımda. Merak etme sen beni..."
"Sen hep iyi ol kızım, siz hep iyi olun." Atıf önce Naz'a, sonra da İncila'ya bakarak gülümsedi. Gözlerini İncila'ya sabitlerken başını salladı. "Sağ ol İncila..."
İncila hafifçe tebessüm etti. "Siz sağ olun efendim."
Atıf yüzündeki gülümseme iyice buruk bir hal alırken son kez kızlara, sonra da Filiz'e baktı ve oradan ayrıldı. Filiz kapının kenarına yaslanıp bir süre onları izledi. Yüzünde garip bir ifade vardı. Tiksinir gibi, ama daha çok kıskanır gibi... İncila'yı baştan aşağı süzdü. Naz'ın hışmından kaçmak için kapıya vura vura açması için kendisine yalvarır sanıyordu. Oysa İncila yırtmayı başarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakla beni | naz x incila
Fanfiction''yıllardır kendimden bile sakladığım büyük bir sırrım var.'' * 'sakla beni' dizisindeki naz ve incila karakterlerinin hayran kurgusudur. olay örgüsü temelini diziden alsa da büyük ölçüde bağımsız ilerleyecek. izlemiyorsanız da okuyabilirsiniz bence...