Filiz Naz'ın odasının olduğu kata merdivenlerden iniyordu. Naz'ın bulunduğu odanın koridorundan gelen sesle kaşları çatıldı, duraksayıp duvarın arkasına saklandı. Göz ucundan oraya doğru baktığında Naz yumruklarını sıka sıka telefonda konuşuyordu. Üstüne başına bakılırsa dışarıdan yeni gelmişti. Pencereden görmüştü Naz'ın bir hızla çıktığını da, nereye gitmişti acaba?
"Belgin teyze... Böyle bir durumda önce bana haber vermeniz gerekmez mi, ben anlamıyorum gerçekten?! Bu beni ilgilendiren bir konu, öyle değil mi?"
"Söylüyorum. Annen rica etti Naz'cığım. Bazı endişeleri vardı ben de o endişeler yersiz mi değil mi görmek istedim. Büyütülecek bir mevzu göremiyorum canım."
Naz başını havaya kaldırırken sinirle iç çekti.
"Belgin teyze kusura bakmayın, ama sizin annemle aranızda ne zamandan beri, onun hatrına benim çalışanımı kıstıracağınız derecede bir dostluk var? Hayır ben anlamadım gerçekten de, o yüzden soruyorum?!"
Filiz'in yüzü öfkeyle kasılırken duvar arkasından çıkıp Naz'ın saçlarını eline dolamamak için zor durup yumruklarını sıktı. Dinlemeye devam etti.
"Ben senin çalışanını kıstırmadım canım, sakince oturup konuştum. Beni harekete geçiren annenin hatrı değildi, sen ve Mete'nin geleceğiydi söz konusu olan. Böyle telefonda konuşmak da şimdi benim hiç içime sinmiyor. Yarın evdeyim, gel yüz yüze konuşalım. Otur beni dinle. Sonra bağıracak mısın suçlayacak mısın ne istersen onu yaparsın. Ama şunu unutma, ben sizin iyiliğinizi düşünüyorum canım. "
"Hiç gerek yok Belgin teyze. Ben duyacağımı duydum, söyleyeceklerim de çok kısa." Telefonda konuşurken sanki karşısında biri var gibi işaret parmağını havaya kaldırmıştı. "İncila, benim kırmızı çizgimdir. Benden habersiz kimse onu bir yere götüremez, sorguya çekemez, aklına giremez. Kimse de bizi asla, asla ayıramaz! Bundan sonra bir sorununuz varsa benimle halledin. Sizin tek muhatabınız benim!"
"Naz-..."
Naz Belgin'in vereceği cevabı beklemeden telefonu yüzüne kapattı ve hışımla kendi odasına girdi. Filiz bu telefon konuşmasını dinlerken adeta eli ayağı boşalmıştı. Naz'a bu şımarıklığın hesabını kesecekti.
...
Akşam İncila mutfakta sessiz sessiz Naz'ın tabağından kendisine kalanları yiyordu. O kadar iştahsızdı, o kadar midesi bulanıyordu ki, dakikada bir lokma anca yutabiliyordu. Ayağı da o kadar acıyordu ki bir milim bile kımıldasa tüm vücuduna elektrik çarpmış gibi oluyordu.
Naz eve geldiğinden beri onu görmemişti. Normalde her eve geldiğinde ilk yaptığı şey 'İncila' diye bağırmak olan Naz bu sefer ne bağırmıştı ne de İncila'nın odasına gitmişti.
Gerçekten hiç mi merak etmiyordu? Hiç mi ihtiyacı olmamıştı ona?
Yemeğini düşüncelere dalarak sağa sola karıştırırken çatalına bir şey takıldı. İncila dikkatle yemeğin içinden ayırıp, peçeteyle alıp üzerine bulaşan sosu temizledi ve ne olduğuna baktı.
Paketinden kesilmiş bir tane haptı bu. İncila arkasını çevirip kesilmiş de olsa ilacın adını paketin üzerinde görünce ağrı kesici olduğunu anladı.
Yemekte Naz onu servis yapmaya çağırmamıştı, ama Naz'ı merak ettiği için köşeden çaktırmadan onları izlemiş, Filiz'in de Naz'a yemeğini eşeleme dediğini duymuştu. Naz bunun için mi yapmıştı?
İncila derin bir nefes alırken çatalı bırakıp, iç çekerek eliyle yüzünü kapattı. Hep böyle oluyordu işte. Senelerdir hep böyle oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakla beni | naz x incila
Fanfic''yıllardır kendimden bile sakladığım büyük bir sırrım var.'' * 'sakla beni' dizisindeki naz ve incila karakterlerinin hayran kurgusudur. olay örgüsü temelini diziden alsa da büyük ölçüde bağımsız ilerleyecek. izlemiyorsanız da okuyabilirsiniz bence...