İncila o sabaha bir kabusla uyanmıştı. Gözlerini açtığında burnunun dibinde Naz'ı görüp, yüzünde onun elini hissedince kabusunun etkisiyle sıçrayarak geri çekildi. Naz'ın eli, İncila'nın çekilmesiyle boşa düşmüştü.
İncila korkuyla yatakta doğrulurken Naz homurdanarak uyumaya devam etti ve elini bu kez oturan İncila'nın bacak arasına doğru attı. İncila ise o an kabusun etkisiyle saçlarını kontrol ediyordu.
Rüyasında Naz'ın, saçlarını tamamen kısacık kestiğini görmüştü.
Sadece bir kabus olduğunu fark edince rahatlayarak derin nefes aldı. Elini kalbine bastırarak gümbürtüsünü bastırmaya çalıştı. Gözlerini mışıl mışıl uyuyan Naz'a doğru çevirdi. Uyurken nasıl da bebek gibiydi... Ama kabusunun dehşetiyle hâlâ ona yanaşmaya bile korkuyordu.
Naz'dan bu kadar korkmak hayatındaki en kötü şeydi. Tüm hayatına sahip olan insandan korkmak...
Bu korku en çaresiz korkuydu, çünkü korksa bile Naz'a engel olma şansı yoktu.
Tüm hayatı ona aitti. Ruhu, bedeni her şeyi...
Bundan nefret etmiyordu. Ama sevmiyordu da.
Çünkü Naz ona ait değildi.
İncila saatin daha altı buçuk olduğunu görünce yavaşça bedenini aşağı doğru kaydırdı. Tek bir tane yastık olduğu için Naz'ı rahatsız etmemek adına başını boşluğa koyup dizlerini karnına çekerek kıvrıldı.
Bir saat sonra uyanan Naz olmuştu, ama İncila'nın aksine o sabaha keyifle uyanmıştı. Ayaklarını iyice uzatarak bedenini esnetti. Başını yana doğru çevirip bir an İncila'nın yanında olmadığını fark edince irkilerek doğruldu.
Ve o an İncila'yı gördü. İncila yatağın ortasına kıvrılmış, Naz'ın koluna yastık niyetine yaslanmış uyuyordu. Onun o halini görünce ağzını aralayıp dişlerinin arasından içine iştahlı bir nefes çekti.
"Ah! Bebek ya bebek!" diye mırıldandı. "Ben de diyorum kolum niye uyuşmuş..."
Yatağın öbür tarafına dönmeye çalışarak tek eliyle telefonunu aldı. Mete'den ne bir mesaj, ne bir cevap yoktu. Sinirle telefonunu bırakıp ağzının içinden yaratıcı küfürler mırıldanmaya başladı. Gözlerini kapatıp büyük bir of çekerken sol elinde hissettiği parmaklarla yutkunarak oraya baktı.
İncila kolunu elleriyle iyice kavramış, bileğinin içine yanağını yaslamıştı. Hâlâ uyuyordu. Naz İncila'nın o yavru kedi gibi haline burukça gülümsedi. En azından bu dünyada hâlâ onu seven ve onsuz yaşayamayan birisi vardı.
Mete ona muhtaç olmasa bile İncila ona muhtaçtı işte.
Naz'ın minik muhtaç kedisi.
Hep de öyle kalacaktı.
...
İncila beş on dakika sonra yataktaki sarsıntılarla gözlerini aralayıp uyanmaya başladı. Gözlerini açtığında elinde makasla yatakta oturan Naz'ı görüp hızla yatakta doğruldu.
"Naz...!"
Naz İncila'nın paniğiyle irkildi. "Kız ödümü koparttın, noldu?"
İncila gözlerini kocaman açmış elindeki makasa bakıyordu. Naz bir onun yüzüne bir de kendi eline bakınca kendini tutamayıp güldü.
"Ya... Of, bir şey yok, bak koluma! İpi çıkmış pijamamın onu kesmeye çalışıyorum." Makası ona doğru kaldırdı. "Saçını mı keseceğim sandın?"
İncila konuşmaya çalışsa da eli ayağı buz kesmişti. Cümlelerini toparlayamayıp sadece başını salladı.
Naz makası ona uzattı. "Sol elle kesemiyorum kessene şunun ipini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakla beni | naz x incila
Fanfiction''yıllardır kendimden bile sakladığım büyük bir sırrım var.'' * 'sakla beni' dizisindeki naz ve incila karakterlerinin hayran kurgusudur. olay örgüsü temelini diziden alsa da büyük ölçüde bağımsız ilerleyecek. izlemiyorsanız da okuyabilirsiniz bence...