Naz o kamera kayıtlarını baştan sona defalarca izlemişti. Mete'nin nasıl inatla İncila'yla konuşmaya çalıştığını, ezbere bildiği o flörtöz beden dilini, İncila'nın kendini kasan ve uzaklaşmaya çabalayan hareketlerini...
Hepsini tek tek izlemişti.
Bu anı daha önce yaşamış gibi hissediyordu. 11. yaş gününde... O arka bahçede... İncila'yla taş kağıt makas oynayan Mete... Her şeyin başladığı gün. Mete'yi odaya atıp üzerini yırttığı gün...
Sadece ona ait olana dokundu diye.
Mete sırf o gün İncila'nın elini avuçlarının arasında tuttu diye, Naz senelerce Mete'den saklamıştı onu. O gün kendisine bir arkadaş olarak verilen İncila'yı ilk kez kaybetme korkusu yaşamıştı çünkü. Onun da duyguları olduğunu, bir başkasını sevip gülümseyebileceğini, arkadaş olabileceğini fark etmişti.
İncila, Mete ve Naz'ın esareti aynı gün başlamıştı aslında. Mete ve Naz gelecekte yapılacak o evliliğe hapsolmuştu o gün ailelerin baskısıyla, İncila ise Naz'ın kıskançlığına...
Naz'ın İncila'yı bu kadar saklaması, sakınması, bu kadar kaybetmekten korkması Mete yüzünden başlamış bir durumdu.
Ve Mete bugün Naz'ın korkularının, şüphelerinin hiç de boş olmadığını göstermişti.
İncila'yı gördüğü ilk gün asılmıştı ona Mete. Tüm o paspal haline, isteksiz ve soğuk tavırlarına rağmen hem de.
Naz başını havaya kaldırıp derin nefesler almaya çalıştı. Boğulacak gibiydi. Döner sandalyeyi iterek ayağa kalkıp kamera odasında sinirden dolanmaya başladı. Bağıramıyordu ama sessizce kendi kendine konuşurken bile çığlık atarmış gibi bedeni titriyordu.
"Orospu çocuğu ya... Piç, erkek orospusu, kaşar piç! Sen kimsin ya! Kimsin, Mete! Kimsin benim olana asılıyorsun orospu çocuğu! Piç, piç, piç! Ben senin o gözlerini oymaz mıyım ben! Ağzına, hayatına sıçmayacak mıyım ben senin şimdi. Sen orul orul bir orospu çocuğusun! Bin tane karı siktin yetmedi mi sana piç, orospu çocuğusun sen! Anandan bağımsız bir orospu çocuğusun!"
Sinirden kıpkırmızı kesilmişti. Kendi kendine fısıltıyla konuşurken hırstan boğazı ağrımış, başına sancılar girmeye başlamıştı.
Aklına birden bir şey geldi. Sandalyeyi tekrar çekip oturdu ve İncila'nın Mete'nin yanından ayrıldığı an ne yaptığına bakmak için mağazanın kapı önünü gösteren iç ve dış kameraları dikkatle izlemeye başladı.
Ve o an yeni bir sahne daha görmüş oldu. İncila'nın gittiğini, Mete'nin de kasaya geçtiğini sandığı o sahneden sonra bitmemişti her şey.
Mete bir kağıda bir şeyler yazıp İncila'nın peşinden koşuyordu.
İncila da o kağıdı alıyordu.
Naz o an kalbinde bir yanma hissetti, gözlerini acıyla yumup dişlerini sıktı. Tüm bedeninin titrediğini, midesinin kasıldığını hissetse de görebildiği tüm anları izlemek istiyordu. En son anlamadan dinlemeden öfke kustuğunda sonradan pişman olmuştu çünkü.
Devamında İncila'nın mağazadan çıkışını izledi. İyice büyütüp beden dilini dikkatle izleyerek ne hissettiğini anlamaya çalıştı.
İncila elini bir alnına bir kalbine götürüp titrek adımlarla ilerliyordu. Son kez arkasını dönüp mağaza kapısından içeri doğru baktıktan sonra üç beş adım uzaklaşmıştı.
Dışarının kamerası İncila'yı arkası dönük gösterdiği için Naz panikle görüntüyü büyütüp İncila kağıdı çantasına koyacak mı diye görmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakla beni | naz x incila
Fanfiction''yıllardır kendimden bile sakladığım büyük bir sırrım var.'' * 'sakla beni' dizisindeki naz ve incila karakterlerinin hayran kurgusudur. olay örgüsü temelini diziden alsa da büyük ölçüde bağımsız ilerleyecek. izlemiyorsanız da okuyabilirsiniz bence...