Sabah İncila o kadar derin uyuyordu ki, telefonunun titreşimli alarmı bile etki etmemişti.
Emine sabah kalkıp Nazı İncila'ya yapışmış halde bu odada; prenses Naz'ı 'çalışanların odasında' görünce şok olmuştu. Üniformasını giyindikten sonra ranzaya yaklaştığında hâlâ uyuduklarını gördü.
Naz yüzünü İncila'nın sırtına yaslamış, bir bacağını da üzerine atıp kızı resmen kıstırmıştı. Öyle derin uyuyorlardı ki deli gibi titremeye devam eden telefonun alarmı ikisi de kımıldatmamıştı bile. Emine telefonu yastığın kenarından alıp alarmı kapattı. Çok garipti. Normalde İncila odada biri iç çekse bile hemen uyanırdı, o kadar hafifti uykusu. Fısıldayarak İncila'ya dokundu.
"İnci, kalk, saat sekizi geçti. Şş, İncila... İncii..."
İncila ağır ağır gözlerini açıp tam yüksek sesle esniyordu ki Emine eliyle şşt yaptı.
"Sessiz ol, o burada. Arkanda."
İncila derince yutkundu. Söylemesine gerek yoktu, arkasında hâlâ Naz'ı hissediyordu. Üzerine binmiş bacağını, kalçasının üzerinde konumlanmış elini de... Naz uykusunda resmen onu esir almıştı. Emine'ye dönüp kızın garipseyen bakışlarını görüne utancından kızardığını hissetti.
İncila ve Emine gözleriyle anlaşırken Emine başını sallayıp dışarı çıktı. İncila serin bir sabaha Naz'ın sıcaklığıyla günaydın demenin sersemliğini yaşıyordu. Şimdi uyanınca ona nasıl davranmalıydı? Naz gibi mi Naz Hanım gibi mi?
Gerçi Naz, 'Naz Hanım' kalmak isteseydi muhtemelen gece gelip böyle kıçına yapışmazdı.
İncila bedenini hafifçe arkaya çevirmeye çalıştı ama kımıldayamıyordu bile. Küçücük yatakta resmen bütünleşmişlerdi. Kim bilir Emine ve annesi Cemile onları sabah kalkıp da böyle görünce neler düşünmüştü. Neyse ki kimseye bir şey demezlerdi, onlara güveniyordu.
Kıpırdamaya çalışırken sağ ayağında hissettiği keskin acıyla inledi. Ağrı kesicinin etkisi çoktan geçince canı eskisinden de daha çok yanmaya başlamıştı. Dolmuş gözlerini yumup yüzündeki ekşimeyi bastırmaya çalıştı.
Naz'ın elini tuttu ve kendi yavaşça kalçasından çekti. Sonra bedenini hareket ettirmeye çalıştı. Ama Naz bacağıyla onu sımsıkı sarıp kendine yapıştırmıştı.
Naz'ın geceliğinden sıyrılmış çıplak bacağını yavaşça iki eliyle tutup kendi üzerinden atnaya çalıştı. Naz uyanmadı, ama homurdanarak bacağını çekti.
İncila sonunda küçücük yatakta yavaşça sürtüne sürtüne Naz'a doğru döndü. Yüzleri arasında bir karış var ya da yoktu. İncila Naz'ın bunca sarsıntıyla uyanacağını sandı ama Naz minik bir bebek gibi ellerini birleştirip çenesinin altında tutarak uyumaya devam ediyordu.
İncila bir an bu manzarayı izlerken içi eriyor gibi hissetti. Duygularını kontrol edemiyordu işte. Naz'ın en sevdiği haliydi bu... Onun bu bebek gibi yatışının güzelliğine karşı koyamıyordu.
Naz ona uyurken kızmıyordu, bağırmıyordu. Gözleri öfkeyle bakmıyordu. Aralarında hiçbir statü farkı olmuyordu. Sıcaktı, yakındı, İncila'nın Naz'ıydı.
Belki herkes İncila'yı zayıf, aciz biri olarak görüyordu, ama onun bu dünyada Naz'dan başka zaafı, zayıf noktası yoktu. En büyük yenilgisi de oydu.
Ve İncila o yenilgiyi kazanabileceği tüm savaşlara tercih ediyordu.
İncila Naz'ın bileğini tutup eliyle hafifçe okşarken yüzündeki gülümseme soldu. Kendi bedenini ona daha geniş açıdan bakabilmek için geri çektiğinde gördüğü şeyle bir an gözleri büyüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sakla beni | naz x incila
Fanfiction''yıllardır kendimden bile sakladığım büyük bir sırrım var.'' * 'sakla beni' dizisindeki naz ve incila karakterlerinin hayran kurgusudur. olay örgüsü temelini diziden alsa da büyük ölçüde bağımsız ilerleyecek. izlemiyorsanız da okuyabilirsiniz bence...