Şüphesiz, dürüstlüklerinde cesur olanları ya da kolay olanları vardır.
Eski tesisin arkasında, Kushi'nin arabası bulunuyordu. Spor arabaya doğru gidiyorduk birlikte. Yaklaşık iki saat boyunca Kushi'nin anlattıkları dinlememiz gerekmişti. Bülbül gibi ötmüştü ama, yine de toplantıda çok dikkatli olmamız gerektiği için epeyce soru sormuştuk.
Artemis'e, onları Makao kumlarına canlı olarak bırakmalarını söylemiştim. Bir daha ne Hindistan'a ne de Baykal'a gelmeye akılları varsa cesaret etmezlerdi.
Arın az biraz dolu olan havuza atladığı için, pantolonu kılcallık etkisi ile tamamen ıslanmıştı. Bu konuda nasıl bir çözüm bulduğumuzu soruyorsanız: Arın, Eren'e pantolonları değiştirmelerini söylemişti. Eren'de onun dediğini ikiletmeden yerine getirmişti.
Arabaya bindiğimizde, havanın soğukluğundan dolayı dişlerimi birbirine tıngırdattım. Bacaklarımı birbirine sürtüp, ellerimi ovuşturdum. Arın, arabanın modeline hâkim olacak ki arabaya girdiğimiz gibi tuşlara hiç duraksamadan bastı. Isıtıcılar çalışmaya başladı.
"Uykusuzluk, seni daha da üşütüyor biliyorsun değil mi?" diye sordu. Cevap vermedim. Kushi'nin, birden çözülmeye karar vermesinden beri ona karşı diğerlerine nasılsam öyle davranıyordum.
Zorlamadı. Bu konuda açıklamasını kendince yapmıştı zaten, buna inanmamı bekliyordu.
Ve her dakika sonu, açıklanmasının aslında mantıklı olduğunu daha da fazla düşünüyordum.
Sessizce, marinaya doğru yol almaya başladık. Arın, Kushi'nin bize söyledikleri hakkında fikirlerini belirtti. Birkaç yorum da bulundu. Benden bir onay ya da ret bekledi ama ses etmedim. En sonunda, "Radyoyu açayım mı?" diye sordu. "Uykuya yeni düşüyorsun."
Yan gözle, bana dönük, meraklı ifadesine bakındım.
Nasıl hem öyle hem de böylesin?
Sinir.
Gözlerimi ovuşturdum. "Kahve mi alsak?" diye sordum. Tebessüm etti. "Hayır. Kafein gerginlik yaratır. Hele senin gibi biri için şu anda..."
Benim gibi biri?
O öbeği hiç söyleme.
"Ne?" diye sordum boğuk bir sesle. Tüm korkularım yüreğimden sinirlerime elektriksel olarak iletilmeye başladı. "Nasıl biri?"
Yüz hatlarım gerilmişti. Arın, yan gözle bana baktı. Kaşları hafifçe çatıldı. "Paranoyak ve kansızsın işte." Dedi düz bir sesle, neyin beni gerdiğini anlayamıyormuş gibi davranıyordu ama aslında gayet farkındaydı. Yalnızca, bu konuda kimsenin bir şey yapamayacağını biliyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRKAYAK
Misteri / ThrillerEren İpek Şahin, çocukluk aşkı olan üvey abisi Karan Sezer Şahin'in kendini istismar etmesiyle zihinsel olarak çökmeye başlar. On altı yaşındayken dünyası kararan, mafya hiyerarşinin dibine doğan bu genç kızın kontrol arzusu; üvey abisi tarafından i...