Güzel akşamlar sevgili okurlarım. Keyifle okuyun. 💜*
Ben sana yazdıklarımı hep içim yanarak yazdım,
Ama
Sen nasıl okursun bilmem
Bedirhan Gökçe
...
Ertesi sabah kahvaltıda masanın etrafını saran kızlar konuşup gülüşürken İlay araya girdi. "Melek'e tahammül edemiyorum, o kadar boş yaşıyor ki. Ama peşindeyim, yılmak yok."
"İkra'nın anladığı tek konu alışveriş," dedi Altınay.
"Defne farklı, çok içine kapanık. Bir gülüyor bir ağlıyor gibi. Dikkatli bakarsan Mona Lisa."
"Sinan ilgilenmiyor mu kardeşleriyle?" derken Hazar'a döndü İlbilge.
"Çok değil, dışardan bakınca ilgi bekleyen kardeşler gibi durmuyorlar zaten."
İlbilge'nin aklına yatmamıştı bu cevap. "Neyse ben bugün Sinem yengeme gideceğim, sabah erkenden aradı beni, erken kalkar malum."
"Ben de gelirim, ama önce toplantıya girmem gerekiyor. Bir hafta oldu görmedim annemi," dedi Hazar. "Benimle gel toplantıdan sonra çıkarız."
"Olabilir, ne kadar sürecek?"
"Bir saat sürer, ben içerideyken kameradan izlersin, ön izleme dersi gibi düşün." Tatlı tatlı bakıp göz kırpmıştı.
Bunu gören kızlar merakla birbirlerine bakmıştı. "Siz ne ara barıştınız?" dedi Aybüke.
"Dün ikininiz de eserek çıkmıştınız," dedi Altınay.
Omuz silkti İlbilge. "İşinize bakın siz."
"Vay," dedi İlay. "Ablam bize posta koyuyor." Yanında oturan ablasını belinden gıdıkladı. "Sen hayırdır?"
İlbilge kardeşinin eline vurdu. "Artık büyüdünüz, sizi evlendirip hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim."
"Önce senin evlenmen gerekiyor abla," dedi Altınay. "Sıranı alırsak hepimiz oturur ağlarız."
"Önce siz," dedi İlbilge.
"Ya abla ya ben daha yirmi üç yaşındayım, ne evliliği? Beni beklersen karta kaçarsın."
"İlay!" dedi hiddetle. "O nasıl söz?"
İlay kendi ağzına vurdu. "Yemin ederim Melek ve çevresi beni etkiliyor."
"Bir yerde doğru söylüyor," dedi Selim Bey. "Karta kaçma değil tabii ki." Kızları güldürürken kendi de gülümsedi. "Sen ablasın, önce sen yuvanı kuracaksın, ön ayak olacaksın. Hem sonra torun sahibi olmak istiyorum artık."
Kalbine ağır bir kütle oturan Hazar bakışlarını ağır çekimde İlbilge'ye kaldırdı. Bir gün evlenecekti, adının ne olduğu önemli olmayan başka bir adamla. Bir belki birkaç çocuğu olacaktı. Anne olacaktı. Düşünceleri öylesine canını yakmıştı ki hızla kalktı. "Çıkalım mı? Geliyor musun?"
Onun hızlı kalkışı dikkatleri çektiyse de üzerinde duran olmadı. "Hayırlısı amca," dedi ve kalktı. "Çantamı alıp geliyorum."
"Dışarda bekliyorum."
Hazar bahçeye çıkarken İlbilge üst kata çıktı.
"Abimin damarına bastık sanki," dedi Altınay.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuş Uçuşu
General Fiction(CSK) serisi 1. Kitap. Bir gün seversin diye beklerken büyüdü içimde ne varsa. O gün hiç gelmedi. Ben şimdi vazgeçmiş olmamalıyım.