4. Neden Ağlıyorsun

1.7K 366 54
                                    



Keyifli okumalar... 1 Şubatta görüşmek üzere. ✋🏻 💜






An gibi aklımdasın

                      İbrahim Sadri


*


Sıcacık ortamı olan müzikli, sakin bir kafeye gelmişlerdi. Buraya lise yıllarından beri aralıklı olarak gelirlerdi. İlbilge gittikten sonra yılda bire düşmüştü. Kafenin sahibi hiç değişmemişti ama babadan oğula geçen miras misali artık Cesur amcaları değil oğlu Sezgin yönetiyordu. En ufak değişiklik yapmadan üç yılı devirmişti Sezgin. Çocukluğu bu kafede geçmişti, bu sıcak ortamı o da seviyordu. En fazla eskiye masaların sandalyelerinin yerini aynısının yenisi almıştı. Duvarlardaki soyut tablolar ilk asıldığı yerde duruyordu. Kalabalık topluluklar için köşelerde minderli tahta koltuklar vardı. Kızlar her zamandaki köşelerini boş bulunca koşar adım oturmuşlardı oysa sakın bir akşam yaşanıyordu.

"Hanımlar..." diyerek yaklaştı Sezgin. "Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk Sezgin," dedi Yağmur. "Nasılsın?"

"Çok iyi." Yağmur ve Bahar nadir de olsa uğruyordu, zamanla arkadaş olmuşlardı. Ama İlbilge yılda birdi.

"Sen... Hoş geldin, özlettin," dedi mesafeli bir tavırla ama sıcak gülümsemeyle.

"Hoş buldum, teşekkür ederim. Baban nasıl?"

"Sağlığı yerinde, işi bırakınca gençleşti diyebiliriz."

"Sevindim, artık buradayım. Çok sık gelmeyi düşünüyorum."

"Evin gibi düşün."

Adamın sıcak gülümsemesi tıpkı babasına benziyordu. Sarışın genlere sahipti babası, oğlu da ona benziyordu. Mavi gözleri, beyaz teniyle babasının 30 sene önceki hâli olduğuna yemin edebilirdi.  İlbilge onu babasına benzetince daha samimi gülümsedi. "İlbilge'nin selamı var dersen sevinirim."

"Elbette. Ne alırdınız ne göndereyim size?"

İçeceklerini söyledikten sonra ayrıldı Sezgin yanlarından. Bahar elinde telefon durmadan yazıyordu. Yağmur ile İlbilge ona bakıp gülüyor, arada da alay ediyorlardı ama Bahar omuz silkip önüne dönüyordu.

"Pazartesi işe başlıyorum," dedi İlbilge. "Koca beş günüm var."

"Mesleğini yapmak istemiyor musun?" diye soran Yağmur'a başını iki yana salladı. "Adaletsiz bir dünyada adalet satmak istemiyorum. Avukat olmamı babam çok istiyordu, o gitti her şey bitti ama yine de bitirdim. Sanki ona ödediğim bir borç gibiydi. Hayalimdeki meslek hayal olarak kalacak."

İlbilge tam bir dans tutkunuydu, her türlü dansın ustası sayılırdı. İçinden gelen saf bir yetenekti bu, müziğe dayanamıyor, ruhu ona teslim oluyordu.

Bahar telefonu masaya bırakıp yaklaştı. "Sen çok güçlü bir kadınsın, bunu biliyorsun değil mi?" Sözlerinin sonunda masanın üzerinden İlbilge'nin elini tutup sıktı.

İlbilge de arkadaşının elini sıkıp gülümsedi ama buruktu gülüşü. Yarım ağız, gülmese de olurdu türden, acı barındıran, içinde çok şey saklayan.

"Bence kadınlara sorulmalı bu güç olayı.  Güçlü olmak istiyor musun yoksa az bilen çok hisseden mutlu ve gelecekten umutlu bir kadın mı olmak istersin, diye sorulmalı. Bazen gücün insanı yorduğunu hissediyorum. Huzursuz ettiğini, bir şeylere engel olduğunu. Bir adım sonrayı hesaplamadan gelişigüzel yaşamak istiyorum. Annem babam yaşıyor olsaydı tam da böyle bir kadın olurdum. Kardeşlerimi bu kadar düşünmezdim, benim yerime onlar düşünürdü. Geleceğimizi garanti altına almak gibi düşüncelerim de olmazdı, onu da düşünen olurdu. Yıllarımı kardeşlerim okulu bitirmeli, meslek sahibi olmalı, büyümeli, zeki olmalı ve en önemlisi iyi mi başına bir şey geldi mi diye düşünmeden geçirmek isterdim çünkü bunu da benim yerime bir yapan olurdu."

Kuş UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin