12. Gülmeyeceksin

1.4K 347 36
                                    


İyi bayramlar can okurlarım. Nice bayramlar görelim. 💜

Küçük bir şey söyleyeceğim. Her bölüm itiraf itiraf diyorsunuz ama o itiraf öyle kolay gelmiyor. Çok sonra olacak. Hazar ile İlbilge'yi uzun süre bu tür atışmalarla okuyacaksınız. Bir sonraki bölüm itiraf bekliyorsunuz :)) Ama öyle bir şey olmayacak.

Artı olarak yoğun romantik bir kitap değil. 11 bölüm okuduğunuz kitaptan çok da bir şey beklemeyin. Devamında ne olacağına bakmalısınız ki her kitabını her okurum beğenecek diye bir kaide de yok.

Size bolca aksiyon, sırlar ve sırlar dolu bir serüven sunduğumu bilmenizi isterim. Bakalım bizimkiler nasıl kavuşacak. Bu bölüm biraz kısa olmuş. Haftaya görüşürüz. ✌🏻

Keyifli okumalar. 💜



.


Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur...

Cemal Süreyya

.

Tepeden tırnağa siyah giyinmişti. Dar paça kumaş pantolonun üzerine siyah büstiyer giymiş, yine siyah belden dar kesim ceketini koluna taktı. Şık bir spor ayakkabısı tercih etti. Saçlarını sımsıkı tüm gün bozulmayacak şekilde at kuyruğu bağlamıştı. Soft makyajını son bir kez bakıp saçının ucunu arkasına attı. Çantasını alıp odasından çıktı. Dudaklarında bir ıslık adımlarını alt kata inen merdivenlere doğru attı. Kahvaltı masasının başına ulaştığında aile üyelerine günaydın dedi. Yüzünden sağlık ve enerji fışkırıyordu.

"Bu ne güzellik?" dedi Sezen Hanım. "Bu sabah ne kadar canlı görünüyorsun tıpkı şey gibi..." derken işaret parmağını çenesine yaslamıştı. İlbilge yerine otururken gülümsüyordu. Teyzesi ona tek kaşı havada bakıyordu. "Âşık mısın teyzeciğim?"

"Aynen teyze, gece rüyama bir kara prens geldi böyle gölgelerin arasından, hani korkmadım değil. Bir gece de kalbimi çalıp beni kendine âşık etti."

Hazar'ın lokması boğazında kaldı. Öksürürken peçetesine uzandı. Masadaki gözler ona dönerken bir yudum çay alabilmişti.

İlbilge sımsıkı bastığı dudaklarını sağa sola kıvırdı. "Helal Hazar, helal."

Masada dört kadın ve Selim Bey ikisi arasında bakışırken Hazar kötü bir bakış attı İlbilge'ye ama bir söz etmedi.

"Bugünü bekliyorum ne zamandır," dedi İlbilge. "Keyfim ondan teyze. Bu gece eve gelmeyeceğiz, bizi beklemeyin."

"Biz hazırız, dokuz gibi çıkıyoruz," dedi Aybüke.

"Ben Melek'le geleceğim," dedi İlay.

"Arabayı sen kullan," dedi İlbilge. "Melek'e güvenmiyorum." İlay başını salladı.

"Biraz acele edersen önce Kaan Başkomisere uğrayalım daha doğrusu dışarda buluşacağız. Tekrar orada görünmeyelim diye rica ettim kırmadı," dedi Hazar.

"Hangi Kaan bu?" dedi İlay.

"İl emniyetten," dedi İlbilge. "Hani senin adam pataklayıp başına çöreklendiğin Kaan."

"AA..." derken gözleri kocaman açıldı İlay'ın. "O Başkomiser mi?"

"Öyleymiş," dedi Hazar.

"Geçen sefer Yağmur'la Barlas'ı rica edince çıkarmıştı," dedi İlay. "İyi birine benziyor."

"Operasyonu o yürütecek," dedi İlbilge.

"Abla," dedi Altınay.

İlbilge arkasından bir şey gelecek ses tonunu tanıdığından çatalını batıramadı. "Efendim."

Kuş UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin