14. Çok Üzgünüm

1.2K 347 37
                                    




Keyifli okumalar... ;)


.

İhanet ekildiği toprakta sessizce filizlenir. -Anonim

.

Otelin lobisinde oturuyor, beklemenin getirdiği sıkıntı artık ciğerlerine kadar işliyordu. Korumaları lobinin dört bir yanını kuşatmıştı. Kızlar saatlerdir odalarındaydı. Odadan çıkmaya yeltenmemişlerdi ki akşamın erken saatlerinden bu yana kutu oyunları, sohbet derken gece olmuştu. Bir saat önce otele girmişlerdi. Sabaha karşı olmanın huzurlu saatlerinden dolayı lobi boştu. Cemal ile Timuçin yanlarında birer kadınla gece on bir gibi giriş yapmıştı. O an telefona düşen fotoğraflara bakarken bile öfkeye kapılmışlardı.

Hazar'ın telefonun sesi boş lobide yankılandı. İkinciye bile gerek kalmadan açtı. "Başkomiserim?"

"Hazar Bey burası tamam, ben şimdi helikopterle oraya geliyorum. Yarım saat almaz diye düşünüyorum. Ekibim otelin içinde ve dışında, merak etmeyin kaçamaz."

"Bekliyoruz." Telefonu cebine attı. "Geliyor, ayrıntıları daha sonra alacağız artık."

Sinan hışımla ayağa kalktı. "Benim biraz işim var."

İlbilge'nin gözleri büyüdü. "Sinan, hayır!"

İki elini birden kaldırdı Sinan, taviz vermez ses tonu ve bakışlarıyla İlbilge bir adım geriledi. "Karışma!"

"Ben de geliyorum." Asansöre doğru yürümeye başladıklarına İlbilge koltukta duran telefonunu alıp arkalarından yetişti. "Ben de geliyorum." 

Asansör kapısından geçer geçmez kapandı kapı. Sinan ceketini çıkarıp İlbilge'ye uzattı. "Tutabilir misin?"

"Tabii ki..." derken İlbilge Hazar da çıkarıp uzattı. "Tutar mısın canım?" dedi Hazar.

"Ver canım." İlbilge ceketleri koluna takarken beyler kol düğmelerini çıkarıyor, İlbilge cebine atıyordu. Kıvrılan kollar tamamlandığında kata gelen asansörün kapıları açıldı. Sinan kızların odasının kapısına geldi, tereddüt etse de vurdu. Saniyeler sonra açılan kapıda İlay göründü. Gözleri büyüyen genç kadının arkasından gelen kızlar abla ve abilerini kapıda görünce ürkerek yaklaştı.

"Abi!" dedi Defne merakla. "Kızıma bir şey mi oldu?"

"Anneme babama bir şey mi oldu?" dedi Melek.

"Ne oluyor?" dedi İkra.

Kapı önünde Hazar, İlbilge ile Sinan sessizce duruyor konuya giremiyorlardı. En sonunda biri konuşmalıydı. Sinan, "Herkes iyi, kimseye bir şey olmadı."

"Sizin ne işiniz var o zaman burada?" dedi Melek.

"İkra! Defne! Dışarı çıkın."

Abilerinin sert bir o kadar da keder dolu yüzüne bakıp koridora geçtiler. Melek'i saran elektrik onu germeye başladığında o da Defne ablasının arkasında durdu. Altınay ile Aybüke kollarını üşüyor gibi doladı kendilerine. Sessizdiler. Çokça da üzgün.

"Benimle gelin," derken Sinan koridorun ucuna yürüdüğünde kızlar anlamasalar da takip ettiler. İki kapı arasında durdu Sinan. Bir sağa bir sola döndü. Hazar ile göz göze geldiler. Biri bir yana diğeri bir yana yürüdü. İkisi de kapılara birer ikişer yumruk indirdi.

"Ne yapıyorsunuz?" dedi Melek.

"Abi!" dedi Defne.

"Aklınızı mı kaçırdınız? İlbilge abla bir şey yapsana!" dedi İkra telaşla.

"Bir şey yapamam İkra, kimse bir şey yapamaz." İlbilge gözlerini kaçırdı.

"Delireceğim! Abi!" dedi Melek, Sinan'ın koluna yapışırken. Tam o anda kapı açıldı. Melek karşısında eniştesini yarı çıplak gördüğünde nefesini tuttu.

Kuş UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin