20. Mumlu Yemek

1.1K 286 39
                                    




Keyifli okumalar...


.

Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.

                                                                          Malcolm X

.


Kaan mesai arkadaşıyla odasında, beyaz tahtanın önündeydi. Kafası her an her geçen gün daha çok karışıyor ve bir çıkış nedendir bilinmez asla görünmüyordu. Siyah kalemiyle tahtaya önce Timuçin ve Cemal yazdı. Altına Başarı Holding yazdı, onun hemen altına Mustafa, Ekrem ve Selim yazdı. Onların hemen altına İlbilge, Sinan ve Hazar'ı ekledi. Yan tarafa İkra ile Defne'nin isimlerini ekledi. Diğer yanına Semiha Hanım ile babaları Tekin'i ekledi. Tahtanın diğer boşluğuna geçti, oraya da Hasan Usta yazdı ve bir de isimsiz o adamı x olarak ekledi. Kalemi bırakıp masaya yaslanmış Ferdi'nin yanına yaslandı.

"Ne görüyorsun?"

Başkomiser Ferdi elini kaldırdı, işaret parmağını tahtaya çevirdi. "Bu Hasan Usta diğer tüm isimlerin geçiş noktası. X abimiz de Hasan'ın patronu." Elini indirdi. "O adam ölse konuşmaz. Bu Hasan Usta denildiği gibi pis işler yapıyorsa nasıl bugüne kadar bir falso vermemiş, hayret."

"Arkasındaki güçler diyorum," dedi Kaan. "Güç demiyorum, güçler. Çok düzenli ve dikkatli olmalı, başka bir sebebi olamaz."

"Nasıl konuşturacağız? Paketlesek bile delil namına çekirdek kabuğumuz bile yok."

Kaan'ın aklına İlay'ın mini etekli görüntüsü geldiğinde gülümsedi. "Mini eteğimiz olsaydı kolaydı."

Ferdi kaşları havada ona döndü. "Ne minisi?"

"Hiç. Bizim kızlardan birini bozuk bir arabayla gönderelim yarın. Kolaçan etsinler nedir ne değildir, ona göre bir yol çizelim."

"Tamam," dedi Ferdi, tabloya geri dönerken. "İnsanın parası olmayagörsün, ne çok düşmanı oluyor. Bu koca aile bu adamın yaptığı ve yapacaklarını bekliyor. Zenginlik her şeyi alıyor da bir huzur alamıyor."

"Bu ailede çok garip bir şey var, ne olduğunu bilmediğim bir gizem. Bu arada... Narkotiğe de söylersin o mahalleye sivil polis yollasın, bugün bir torbacıyı değiş tokuş esnasında gördüm."

"Şaşırmadım. Bir şey yapmadın mı?"

Başını iki yana salladı Kaan. Kalemin boyasının bulaştığı ellerine baktı. "Sorma. Oldu bir şeyler."

"O kadınla gitmiştin değil mi? İlay Payidar."

"Evet."

"Çok güzel kadın, havası bile değişik."

Kaan göz devirip yerinden kalktı. Tahtaya yürüdü, kalemi aldı. Hasan ustadan başlayıp bağlantılı kişilere ekledi. O kişileri diğerlerine derken tek bir kişiden görsel bir bağ çıktı ortaya."

"Evlere giren adamdan hiç iz yok mu?"

"Yok," dedi Ferdi. "O da ayrı gizem. Onun da bu Hasan'la bağlı olduğunu düşündüm şu an."

"Hasan'ın bağlı olduğu birine bağlı. Ama o kim?" Kalemi eline vuruyordu. "Kim?"

                                                                            ***

Rauf Bey telefonun diğer tarafındaki sesi dinlemekle meşguldü. İşler sarpa sarıyor, yıllardır kurdukları büyük çarkın demirleri çatırdıyordu.

"Duyuyor musun beni Rauf?" dedi karşıdaki. "O kadın ayak bastığından bu yana her şey birbirine girdi. Ayakta mı uyuyorsun sen?"

"Tabii ki uyumuyorum. Ne yapacağım, emirlerimi verip köşemde bekliyorum. Ne istiyorsun anlamıyorum, kurşuna mı dizeceğim Payidarları?"

Kuş UçuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin