Yongbin'in kolunu tutup, yanına çekti ve yüzündeki çilleri okşarken, eşi benzeri olmayan gözlere baktı.
"Seni götüreceğim güzel torunum. Hem biliyor musun? O kırallığın başında olan kralın oğlu senden sadece iki yaş büyük. Ve çok yakışıklı. Ayrıca kurdu da senin kurdunla uyumlu. O bir delta ve sende sigmasın, belki kurtlarınız birbirinden etkilenebilir. Gerçi, sadece kurdunun gönlü değil, kendisinin de gönlü sana kayar. Şu gözlere bir bak, Yâ Rab özene bezene yaratmış. Sen diğerlerine bakma. Abilerin, ablan, ikizin, ben ve büyükannen seni olduğun gibi seviyoruz. Hem Sigma olmana da çok sevinmiştik çünkü çok ender bir türdü."
Gözleri gelini ve oğlunun gözleri arasında mekik dokurken devam etti.
"Bunun ne kadar kıymetli olduğunu annenler anlamıyor ama ben söylüyorum. Sen Rabb'ın yarattığı en özel kullardansın. Sakın kendinden nefret etme veya şüphe duyma. Tamam mı Yongbin'im?"
"Tamam büyükbaba, kendimi seveceğim."
"İşte benim torunum. Hadi git hazırlan."
Yongbin sevinçle onu bekleyen ikizine koştu. Sarıldıktan sonra ikili odalarına ilerlediler.
"Bana bakın. Eğer ki Yongbin'e minicik bir kötü laf söylediğinizi, bağırdığınızı veyahut vurduğunuzu işitirsem, sizin için son olur. Anladınız mı!?"
"Evet baba.."
"Peki baba"
"Yongbin istediğini yapacak, istediğini giyecek. İstediğini yiyecek, istediğini içecek. Ona karışmayacaksınız."
Son sözünü de söyleyip, yemek odasından çıktı. Lee Jihyu sözünün eri idi. Ne yapacak ne edecek, Yongbin'e dokunmalarına müsaade etmeyecekti. Biricik karısı Lee Areum'da onunla aynı fikirdeydi.
Kaderlerine, nasıl yaşayacaklarına insanlar karar vermezdi, veremezdi. Bu Yongbin için de geçerliydi. Ve büyükannesiyle büyükbabası, Yongbin'i mutlu eden altı kişinin en başında yer alıyorlardı. Çünkü gözlerinin güzel ve büyüleyici olduğunu söyleyip durmaları ve sürekli övmeleri Yongbin'i mutlu ediyordu. Bu, Yongbin'in gözlerini biraz bile olsa sevmesi için yeterli bir nedendi.
Sigma'yı hazırlamaya çalışan Delta, Sigma'nın küçücük odasında oradan oraya koşturuyordu. Evet, anne-babaları yüzünden, odaları bile ayrıydı. Ama ikisinin de anlamadığı şey, Ablaları da doğurgan bir kurda sahipti. Fakat annesi Ablalarına sataşmıyordu. Yongbin'le ne derdi vardı, anlamıyorlardı.
Deri çantaya Jimin kıyafetlerini yerleştirirken, Yongbok ise Jimin'e giymesi için kıyafet seçiyordu.
Sonunda eli mavi takımda durdu. Jimin bunun içinde çok güzel gözüküyordu. Takımı dolaptan çıkarıp, yatağa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Princess • JJK✔
Fanfictionİki büyük krallık, Lee ve Jeon krallığı. Lee Yongbin psikolojik baskı ve de fiziksel şiddet uygulayan, adını "Lanetli Prenses" olarak lekeleyen bir Anne-Babaya sahipti. Jeon Jungkook ise en iyi şekilde yetiştildi ve de veliaht olarak seçildi. Faka...