XXV.

153 24 24
                                    

Yongbin uyandığında, koltukta uyuyakalan Jungkook ilk gördüğü şeydi. Burukça gülümsedi ve Jungkook'a seslendi.

“Jungkook, kalk yerine yat hadi”

“Hı, ne? Ama-ama askerler-”

Yongbin'in yardımıyla yatağa doğru ilerlerken konuştu. Yongbin'de onu yatağa yatırıp üstünü örttükten sonra konuştu.

“Askerler birdaha gelmeyecek. Şimdi uyu hadi”

“Gelirlerse bana seslen Yongbin, seni asla bırakmayacağım..”

Uykulu sesiyle, tam uyanık değilken bile onu düşünmesi bir kere daha hayran bırakmıştı Yongbin'i.

“Tamam, söz ilk sana sesleneceğim. Tatlı uykular~”

Gözleri tamamen kapandığında, tıpkı önceki gece kendisine yaptığı gibi, alnına öpücük kondurup, aşağı kata inmek için kapıdan çıktı ve merdivenlerden indi.

Mutfağa girdiğinde, herkesin masaya oturmuş olduğunu gördü.

“Günaydın”

“Günaydın kızım”

“Günaydın Yongbin'cim. Jungkook nerede?”

“O bütün gece uyanık kalmış, kalktığımda koltukta uyuyordu bende onu yerine yatırdım. Sonra götürürüm ben ona kahvaltısını”

“Ah kerata, hep böyle yapıyor.. Herneyse, siz bilirsiniz kızım. Otur da başlayalım hadi.”

“Tamam efendim”

(...)

Yongbin Jungkook'un biraz daha uyumasına izin verdikten sonra, onu kaldırmak için odasına gitti.

“Jungkook”

Birkaç kere seslendi fakat cevap alamadı. Bu yüzden dürterek seslenmeye devam etti.

“Ya Jungkook! Uyan hadi kahvaltı getirdim”

Birkaç mırıldanmadan sonra, Yongbin'in parlamasını çok sevdiği gözlerini araladı Jungkook. Yongbin'i karşısında tatlı tatlı kaşlarını çatmış şekilde görünce gülümsedi.

“Kaşlarını çatma. Çok tatlı oluyorsun”

“Yah!”

“Sana da günaydın Bin”

“Günaydın günaydın”

Kucağına kendi hazırladığı kahvaltı tepsisini bıraktı ve konuştu.

“Ben hazırladım, hepsi bitecek. Dün için teşekkür hediyesi olarak da kabul et lütfen”

Hızlıca gülümseyip kapıya koştu.

Onaylamaz şekilde kafasını sallayan Jungkook, ardından kahkaha atıp, tepsiye baktı.

“Yok artık, sevdiğim şeyleri biliyor mu?”

(...)

Jungkook, kendisine hazırlanan kahvaltıyı afiyetle yedikten sonra, tepsiyle birlikte aşağı indi. Mutfağa tepsiyi bıraktı, ve bahçede çimenlere oturan Yongbin'i görünce gülümseyerek onun yanına koştu.

Ani hareketten irkilen Yongbin, arkasını döndü ve Jungkook'u görünce rahatladı.

“Hey, ödümü patlattın!“

“Ops, özür dilerim güzelim”

“Neyse önemli değil. Kahvaltını bitirdin mi?”

Küçük bir çocuğun annesini onaylaması  gibi kafasını salladı ve konuştu.

“Evet, çok güzeldi gerçekten. Ellerine sağlık güzelim”

“Afiyet olsun Koo”

“Koo mu? Bu yeni bir lakap.. Sevdim!”

İkili gülüşerek çimenlere yatmış, sohbet ediyorlardı.

Oy sınırı: 20

Nişana gidiyorum, geceye kadar yokum
:(

Okuduğunuz için teşekkürler ♡

Cursed Princess • JJK✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin