Ve sonunda görünmüştü, Heybetli Jeon Sarayı. Beyaz ve soluk sarı renklerinin hayat bulduğu saray, oldukça geniş ve ferah görünüyordu.
(Bunun gibi, hayal edemeyen böyle düşünebilir<3)
Yongbin ağzı açık şekilde saraya bakarken, abisi Taehyung tarafından dürtülmesiyle kendine geldi.
"Hadi Yongbin-ah, girelim içeri. Bak kapıda askerler var, bizi bekliyorlar."
"Tamam oppa"
İkizinin yanına gelmesiyle koluna girdi ve sarayın büyük, soluk sarı rengindeki demir kapısına ilerlediler. Askerlerle göz göze gelen Yongbin'in içine bir endişe düşmüştü. Yine farkında olmadan düşünmeye başladı 'Acaba onlar da benden korkacak mı?'.
Ama korktuğu başına gelmemişti. Askerler, bırakın ondan ve onun ender gözlerinden korkmayı, kendisine ve gözlerine daha önce hiç duymadığı iltifatlar etmişlerdi. Yongbin bulunduğu duruma oldukça şaşırmıştı. İlk defa abileri, ablası, ikizi ve büyükane-babası dışında birileri ona iltifat etmişti.
Büyük salonda ilerlerken, etrafa bakındı. Kendi saraylarının neredeyse 5 katı büyüklüğünde bir saraydı burası. Salonun sonunda bir oturma odası bulunuyordu. Sanırım Kral Jeon, Kraliçe Jeon ve prensler orada bekliyordu. O odaya doğru ilerlediler. Tahmini doğru çıkmıştı. Hepsi onları orada bekliyorlardı.
Salondan içeri girmesiyle, yoğun bir bakış hissetti üzerinde. Bu onu biraz korkutmuştu. Fakat ona bakanın Veliaht Prens Jeon Jungkook olduğunu farketti. Bakışları birden fazla duygu yüklüydü. Ama en ağır basanı ve fark edileni, hayranlıktı. Bu, Yongbin'in utanmasına sebep olmuştu. Yanına yaklaşan adım sesleri, Prens Jungkook'a aitti. Kafasını kaldırdı ve Prensle göz göze geldi. Ağızından çıkan sözcükler, kalbini hızlandırmıştı.
"Gerçekten, düşündüğümden daha güzelmişsin ve, gözlerin büyüleyici görünüyor.."
Sakin konuşmaya ve kekelememeye özen göstererek cevap verdi.
"Teşekkür ederim Prens Jeon."
"Asıl ben teşekkür ederim, Prenses Lee."
"Neden?"
"Aciz gözlerimi güzelliğinizle kutsadığınız için."
Yongbin hiç olmadığı kadar mutlu olmuştu. Geleceğin kralı olacak bir prensten bunları duymak, kırılmış hatta yok olmuş özgüvenini ve hiç vârolmamış egosunu okşamıştı. Yanaklarına onu oldukça tatlı gösteren, minik pembelikler serpilmişti. Bu, Prens Jeon'un gülümsemesine sebep olmuştu.
Kralın konuşmaya başlamasıyla, herkes dikkatini krala verdi.
"Hoşgeldiniz, Lee ailesi. Bizim misafirimiz olmayı kabul ettiğiniz için şükranlarımı sunuyorum. Dilerseniz önce yemek salonuna geçelim ve karnımızı güzelce doyuralım. Sonrasında oturup biraz sohbet ederiz. Size uyar mı?"
"Rica ederiz efendim, burada misafir olmak bizi çok mutlu etti. Tabi uyar, geçelim o zaman?"
"Tabi tabi, önden buyurun."
Herkes bir arada yemek odasına ilerlediler.
İşte beklenen an!!
İyi okumalar/İyi dersler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Princess • JJK✔
Fanfictionİki büyük krallık, Lee ve Jeon krallığı. Lee Yongbin psikolojik baskı ve de fiziksel şiddet uygulayan, adını "Lanetli Prenses" olarak lekeleyen bir Anne-Babaya sahipti. Jeon Jungkook ise en iyi şekilde yetiştildi ve de veliaht olarak seçildi. Faka...