XII.

297 33 30
                                    

Gecenin köründe uyandı Yongbin. Neden uyandığını bile bilmiyordu. Tekrar uyumaya çalışırken, boğazının kuruduğunu fark etti. Yataktan sessizce kalkıp, mutfağa gitmek için merdivenlere yöneldi.

Aşağı indiği sırada, balkondan gelen konuşma seslerini duydu. Oldukça kalın bir ses konuşmayı bitirdikten sonra, ona nazaran biraz daha ince bir ses konuştu.

Gizliliğe saygısı olduğundan yukarı çıkmak istedi fakat, fazla susamıştı. Başka çaresi olmadığı için, konuşmanın bittiği an içeri girmeden önce ışığı yaktı. Işık hemen gözlerini aldığı için, numara yapmasına gerek kalmamıştı.

İki beden de sarışın kızın ışığı yakmasıyla ona döndüler. Kral Jeon oğlundan önce atladı.

“Prenses Lee? Hayırdır bu saatte?”

“Susadım, o yüzden gelmiştim ama konuşmanızı bölmemek ve gizli kalmasını sağlamak adına biraz bekledim.”

“Anladım, sorun yok duysan da birşey olmazdı. Her neyse, bardaklar sağdaki  dolabın ikinci rafında.”

“Teşekkürler”

Dolabı açtı ve bardaklara bakındı. Kısa boyuna bir kez daha söylenip, bardağa uzanmaya çalıştı. Başaramayınca ofladı ve omuzlarını düşürdü.

Arkasından bir el uzanıp bardaklardan iki tanesini aldı. Arkasına döndüğünde Prens Jeon olduğunu gördü. Yalan yok, utanmıştı.

Prens Jeon, bardakların birini Yongbin'e uzattı, Yongbin bardağı elinden aldığında, küçük olmasına tezat ağır olan sürahiyi tek eliyle kolayca kaldırıp, önce Yongbin'in elindeki bardağı, sonrasında ise kendi elindeki bardağı doldurdu ve sürahiyi yerine yerleştirdi.

“İşte suyun”

Gülümsedi ve devam etti:

“İyi geceler, Prenses Lee.”

“Teşekkür ederim Prens Jeon. Size de iyi geceler”

Yongbin'in de ona gülümseyerek karşılık vermesine daha da mutlu olarak, saygı sebebiyle önünde hafifçe eğilip tekrar doğruldu. Yongbin de aynısını yaptığında, mutfaktan yavaş adımlarla çıktı. Babasının koridorda onları izleyip gülümsediğini gördüğünde şaşırarak konuştu.

“Ah, baba? Sen yatmaya gitmemiş miydin?”

“Hayır, 'gelinim' ve seni izliyordum. Yakışıyorsunuz”

Jungkook ilk defa kızararak konuştu.

“Sağol baba. Beni sever mi sence?”

“Sever. Ömrü hayatı boyunca gördüğü sayılı deltalardan birisin. Her krallığın çocuğunu ve kurdunu biliyorum. Ve emin ol ki, en güzel ve nazik olanı sensin”

“Cidden mi?”

“Cidden. Hadi git yat artık, yarın erken kalkmalıyız.”

“Peki, iyi geceler baba”

“İyi geceler oğlum”

Jungkook mutlulukla odasına ilerledi. Yatağına uzandı ve uyumayı bekledi. Fakat vücudu o kadar serotonin salgılamıştı ki, uykusu uçup gitmişti.

“Yandık..”

Yeni bir bölümle tünaydın!

İyi Okumalar..

Cursed Princess • JJK✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin