XX.

204 25 26
                                    

Sınırın geçilmesine 1 oy kalmış ama 100 olduğumuz için bu bölüm benden hediye olsun :)

“Teşekkür ederiz anne. Kraliçe Lee? Siz birşey demeyecek misiniz?”

“N-Ne diyeyim, tebrikler çocuklar.”

“Bu da yeterli olur.”

Elini tuttuğu minik bedeni çekiştirdi ve tam merdivenden çıkacaklarken aklına gelen fikirle Yongbin'e seslendi.

“Yongbin?”

“Efendim?”

“Gel bahçeye çıkalım”

“Olur, ben üzerime birşey alıp geleceğim”

“Bekle beraber gidelim, şimdi belli olmaz, birileri birşey yapar falan”

Yongbin imalı konuşmasına alınmamış, aksine kahkaha atmıştı.

“Pekâlâ, gidelim”

(...)

Bahçedeki iki kişilik salıncakta oturuyorlardı. Dizlerini biraz kalın, kırmızı renk, tüylü bir örtüyle örtmüş, ellerinde birer fincan kahve ile ay-yıldız dolu olan gökyüzünü seyrediyorlardı. Yani, Yongbin gökyüzünü seyrediyordu. Jungkook, o, Yongbin'i izliyordu.

Salıncağın dayanma kısmına dirseğini koymuş, eliyle kafasını destekleyerek bakıyordu. Ve üzerinde hissettiği bakışlar yüzünden utanan Yongbin, kafasını çeviremiyordu. Sonra konuştu.

“Beni değil gökyüzünü izlemelisin, Jeon”

“Benim gökyüzüm sensin, Lee”

“Kkk, öyle bile olsa, gökyüzü benden katbekat daha büyüleyici, ve kendini bu güzellikten mahrum bırakmamalısın bence”

“Yoo, benim gökyüzüm daha güzel”

Yongbin'in utangaç gülümsemesini gören Jungkook, tavşan dişleriyle Yongbin'in gülümsemesine eşlik etmişti.

Sonunda kafasını çevirebilen minik beden, kendisine 'Merhaba!' diyen tavşan dişleri, yetmezmiş gibi sanki dünyadaki en değerli şeymiş gibi doğrudan kendisine bakan parlak hareleri görünce daha geniş gülümsedi.

“Şey ya, Biz şimdi gerçekten evlenecek miyiz? Ben hâlâ inanamıyorum..”

“Evet, evleneceğiz. Ve asla o cadıların sana yaklaşmasına izin vermeyeceğime söz veriyorum. Yaklaşırlarsa, kurt olmayı bir anlığına bırak ve bir yılan gibi zehir akıt onlara!”

“Bende seni bırakmayacağıma dair söz veriyorum. Ve öyle yapacağımdan emin olabilirsin!”

Utangaç ama mutlu çift, gökyüzünü aydınlatan Ay'ın ve yıldızların ışıkları altında birbirlerini seyrettiler bir süre. Önlerine dönüp utangaç utangaç gökyüzünü izlemeye devam ettiler -Jungkook'da dahil olmak üzere-. Bir süre sonra Yongbin kafasını tartamamaya başladı ve kafasını Jungkook'un geniş omzuna yerleştirdi. Jungkook gülümseyerek hemen onu kalın kollarıyla sarmaladı ve örtüyü iyice dizlerinden yukarı, göğüslerinin üzerlerine çekti. İkiside sarkan bacaklarını yukarı toplayarak birbirlerine iyice yapıştılar.

Gece karanlığında iki beden, birbirine fısıldadı.

“Seni seviyorum, Jeon”

“Seni seviyorum, Lee”

(...)

Oy sınırı: 18

Ne kadar hızlı geçiş, o kadar hızlı bölüm <3

İyi okumalar<33

Cursed Princess • JJK✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin