XIX.

201 23 44
                                    

“Ciddi misin Yongbin? Bak gerçekten sorun deği-”

“Hayır, ciddiyim Jungkook. Kurtar beni.”

“Ah, peki o zaman! Benim hakkında sormak istediğin birşeyler var mı? Varsa çekinmeden sor lütfen.”

“Evet, çok var. İlk sorum, beni daha önce görmüş müydün?”

“Hayır, ben seni görmeden sevdim”

Cevabının ardından gülümsedi iri olan. Minik olan ise hayranlıkla baktı ona.

“Vay be, beni adam gibi seven bir sen varsın herhalde. Hemde görmeden?”

Kafasıyla onaylamasına karşılık gülümsedi ve bluebell çiçekleri bahçesine gittiğinden beri yapmak istediği şeyi sonunda yapmak için cesaret buldu. Ona sarıldı. Boyun girintisine soktu kafasını.

İlk başta afalladı iri beden. Bunu beklediği söylenemezdi. Biraz sonra kendini toparladı ve kalın, kaslı kollarını, ince bele sarıp sabitledi. Karşılık olarak o da kafasını boynuna getirip, omuzuna yaslandı ve güzel kokusunu içine çekti.

“Beni gerçekten çok güzel seviyorsun..”

Boğuk sesiyle konuştu Yongbin.

“Teşekkür ederim Jungkook.”

“Asıl ben teşekkür ederim, Yongbin.”

“Neden?”

“Sevgime karşılık verdiğin için.”

Kızaran yanaklarını ve dolan gözlerini görmediği için şükretti Yongbin. Bu kadar utangaç ve sulugöz olmaktan nefret ediyordu.

Ama bilmiyordu ki, Jungkook sevmediği özelliklerini bile sevdirecekti ona.

Jungkook, miniğin yüzüne bakmak için geri çekilmiş, o dolu gözleri ve kızarık yanakları görünce gülümseyip gözlerinden öpmüştü onu. Gözleri kapandığı için akan yaşları da baş parmağıyla yok etmişti.

Minik beden gülümseyerek gözlerini açtı ve toprak karası gözlere baktı. Ağladığı ve heyecan-mutluluk yaşadığı için titreyen sesiyle konuştu.

“Annemlere söylemeye gidelim mi?”

“Yongbin'im nasıl isterse”

Utangaç bir gülümsemeyle önündeki kahveliklere bakmayı sürdürürken, Jungkook'un elini tutmasıyla kendine geldi. İkili gülümseyerek odadan çıktı ve aşağı indiler. Hararetle birbirlerine birşeyler anlatan iki Kraliçe'nin karşılarına dikildiler.

İki Kraliçe'nin de gözleri onları bulduğunda, Jungkook söze atıldı.

“Biz, Yongbin'le evleneceğiz.”

“Ne!?”

“Ah! Gerçekten mi? Sonunda bir sigma gelin! Yongbin'cim, çok sevindim sizin adınıza.”

Kraliçe Jeon ayağa kalkıp önce Yongbin'e, sonra Jungkook'a, ardından ikisine birden sarıldı. Kraliçe Lee ise, o olduğu yerde kalakaldı. Lâl olmuştu. Konuşmak istemiş, ama konuşamamıştı.

Yaa, n'oldu Minji hanım? Kalırsın öyle yaa! Osksızls
O değilde saçma sapan yazmaya başladım, acilen toparlanmam lazım 🤧

Oy:18

İyi okumalar~

Cursed Princess • JJK✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin