Black Kır Evi, Galler
02.12.1981, 11.23Hadrian'ın, Sirius ile birlikte Diriltme Taşı'nı kullanmasının üzerinden iki gün geçmişti. Bu süre zarfında Sirius biraz daha mutlu ve rahat görünüyordu. Belli ki artık kapanışı yapmayı başarmıştı. Öyle olmasa bile Küçük Harry için doğru olan şeyin ne olduğunu tam anlamıyla kavramıştı. İki türlü de Hadrian, bu kararın ne kadar doğru olduğunu görebiliyordu.
Öte yandan Hadrian, Bellatrix ile olan ilişkisine de devam ediyordu. Aralarındaki şeye şu anlık ilişki denemezdi belki ama yine de şikayetçi değildi.
İlişkileri şu anda cilveleşmek ve seks üzerine kuruluyordu. Belki duygular iki taraf için de vardı ama aralarındaki şey için ön planda değildi. İleride ne olacağını ikisi de bilmiyordu ama işlerin şu anki gidişatından memnunlardı.
Bütün bunların dışında Bella artık kız kardeşiyle görüşmek istediğini belirtmişti. Elbette ki küçük kız kardeşi Narcissa'dan bahsediyordu. Bunu olabildiğince ertelemişti, ki bu sebebi de Lucius Malfoy'un kendisine yaptıklarıydı.
Kız kardeşinin o aptal ile severek evlenmediğini biliyordu ama lüks yaşamdan ne kadar hoşlandığını da biliyordu. Bu yüzden olası bir durumda kocasını korumasından korkuyordu.
Bunun ne kadar saçma bir düşünce olduğunu anlamasını sağlayan kişi Hadrian'dı. Gelecekteki Narcissa'nın Lucius'un ölümüne hiç de üzülmediğini öğrendiğinde oldukça cesaretlenmişti. Yine de cesaretlenmesi bir ay sürdüğü için biraz üzgündü.
"Topla kendini!" dedi Hadrian onun omzuna kolunu atarken. "Kardeşin zaten gelmeyi kabul etti. Sana kızacak değil."
"Bunu bilemezsin!" dedi Bella somurturken. "Bir ay oldu kendime geleli. Voldemort'un sadık oyuncağıyken bana her zaman eski Bella'yı özlediğini söylerdi. Her zaman tartışırdık. Defalarca kez küstük. Gerçekleri bilmiyor bile. Ya affetmezse beni? Ya kocasını savunursa?"
Hadrian oflayarak "Bunu aştığımızı sanıyordum." dedi. "Lucius'u gerçekten sevmediğini biliyorsun. Onunla evleneceğini öğrendiği zaman ne kadar kötü bir ruh haline girdiğini hatırlıyorsun. Bunu bana sen söyledin."
"Biliyorum," dedi Bella. "Yine de korkuyorum. Lucius'u tanıdığım bunca zamanda onun ne kadar iğrenç biri olduğunu gördüm. En büyük örneği bana yaptıkları. Yanlış anlama safkan olduğum için her zaman gurur duydum ama böyle olmak birine tecavüz etme özgürlüğü tanımaz. Ya ondan korktuğundan farklı davranırsa?"
"Yapmayacak." dedi Hadrian. "Ondan korkması için şu anda bir sebebi yok. Sen hapsedildiğinde vardı ama artık yok. Şu anda Lucius eminim ki kendi canının derdindedir."
"Orası öyle ama emin olamıyorım." dedi Bella. "Şu anda gidip Lucius'un kellesini almak istiyorum. Önce vur, sonra özür dile hesabı."
"Onun da zamanı gelecek." dedi Hadrian sakinleştirme çabalarına devam ederek. "Onu şimdilik hayatta tutma fikrini sen attın ortaya."
Bu doğruydu. Bella kendine geldiğinden beri Lucius'u öldürmek istiyordu ama kısa bir süre önce sakinleştiğinde bu işin daha farklı halledilebileceğini öne sürmüştü. Voldemort'un bir gün geri döneceği kesin olduğuna göre onu kullannak çok daha mantıklıydı. Bu yüzden intikam hırsını daha büyük bir hedefe Voldemort'a yöneltmiş, Lucius'u her zaman olduğu gibi bu yolda kullanılacak bir piyon olarak görmüştü.
"Haklısın," dedi Bella yavaş yavaş sakinleşerek. "Cissy gelmek üzere. Kendimi toparlamalıyım."
"Ha şöyle ya!" dedi Hadrian rahat bir nefes vererek. "Bu kadar stres erken ysşlanmana sebebiyet verir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Artık Peverell (Harry Potter AU)
Fiksi PenggemarArtık Peverell kitabımı düzenlemeye ve konuyu belli bir düzeyde değiştiemeye karar verdim. Hepinizin bildiği gibi Harry, beşinci sınıfın sonunda Bakanlık'ta gerçekleşen savaşta Dumbledore'un geç kalması sebiyle Voldemort tarafından öldürülmüş ve kr...