♣ ♣ ♣
"Kıpırdama."
Kahretsin, zaten yerimden oynadığım yoktu ki...
Göz ucuyla yerde yatan Daphne'ye baktım. Sağ omzundan vurulmuştu ve kendi kanını görmemek için gözlerini kapatıyordu. Yere eğilip ona yardım etmek istedim fakat ne üzerimdeki gelinlik buna müsaade edecek kadar rahattı ne de namlusunu suratıma doğrultmuş olan kar maskeli adam, buna müsaade edecek kadar insaflı.
"Ne o?" dedim korkusuzca. "Beni mi vuracaksın?"
"Neden olmasın?" dedi adam. "Amaç, burada olan herkesi vurmak."
"Ve sonra?" baş parmağım ile omzumun gerisinde kalan gelinlikleri işaretledim. "Kız arkadaşına buradan pahalı bir gelinlik mi kaçıracaksın? Çok romantik."
"Yerinde olsaydım bu kadar korkusuz olmazdım."
"Sen, benim yerimde olamazsın."
İleriye doğru bir adım attığımda, namlu sol göğsüme çevrildi. Ölmek, benim için yeni bir şey değildi. Sekiz yaşında, kaçırıldığım gece zaten öldürülmüştüm. Mavi gözlü dev'in bana dokunduğu her an, tekrar tekrar ölüyordum. Yinede fiziksel olarak hiç ölmemiştim.
Eğer bir tanecik hayatım vardıysa, onu da böyle heba ederken ölmeyi dileyemezdim.
"Tamam, bak ne diyeceğim... Silahını indir ve senin için koleksiyonun en pahalı gelinliğini seçeyim."
"Sence derdim gelinlik mi?" adam, parmaklarını sıkıca kavradığı silahını yeniden göz hizama doğrulttu. "Derdim sensin."
"Ben herkesin derdiyim." dedim ve gülümsedim. "Sen eksik kalmış olmalısın-"
"Eğer bir adım daha atarsan, arkadaşını vururum."
İşte bu, gerçek anlamda beni bitiren hamleydi.
"Yebat..." (siktir.)
"Silahını indir."
Emir edici bir ton kulaklarımda yankılandığında, içerisinde bulunduğum gelinlik mağazasının etrafına toplanan kalabalığın, aynı anda soğuk nefeslerini üzerime boca ettiğini hissettim. Başka türlü tenim, bu kadar ürperemezdi.
Bir tetiğin çekilme sesi kulağıma çalındı ve şimdi bana namluyu doğrultan adamın ensesine namlu doğrultan adama baktım... Lorénzo Cavallo'ya...
"Bunu yapamayacağım dostum." dedi adam. "O kadın ölmeli."
"Buna ben karar veririm." dedi Lorénzo. "Silahını indir."
"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Ne diyorsun sen?"
"Üzgünüm ama burada kararları verecek olan benim çünkü silahı ilk doğrultan da benim."
Adam, istikrarlı bir şekilde silahı bana doğrulttuğunda, gözleri ardına kadar açıldı ve iki saniye sonra bedeni, sola doğru yalpalanıp yere doğru devrildi.
Lorénzo'nun mavi bakışları üzerimde gezindiğinde, silahına taktığı susturucuya baktım.
Elbette hiç ses çıkmamıştı çünkü Lorénzo bunu hedeflemişti.
Haberi yokken, onu öldürmeyi.
"Arkadaşın için ambulans çağırdın mı?" dediğinde, gözlerimi devirdim.
"Sence yerimden kıpırdayacak halim var gibi mi gözüküyordu?"
Lorénzo, üzerinde haki yeşili bir ceket giyinmişti ve krem rengi gömleği vardı. Daha koyu yeşil bir pantolonu ve az önce duş aldığı belli olan, ıslak dağınık saçları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUS BEBEĞİ. +18
Mystery / Thriller+18 içerik! Sekiz yaşında, Slepaya Noch (Rusya'daki hayali suç örgütü) tarafından zorla alıkoyulan ve bünyesinde taciz edilerek büyütülen bir kadın; Ariel Sytnikova. Yirmi dördüncü yaş gününde, İtalya polisi tarafından gözaltına alınması ile başlaya...