XXXIV.Bölüm ♣

163 53 2
                                    

♣ ♣ ♣

Yakınımdan gelen bir ses dikkatimi dağıttı ve ne söylediğini anlamam, uzun sürmedi.

"Sen, beni duyuyor musun?"

Dikkatimi dağıtan ve beni anın büyüsünden arındıran, elbette ki Royster'ın sesiydi. Gözlerimi, ağır çekimdeymişçesine ona çevirdim. Elinde bir silah gibi tuttuğu ince belli şampanya kadehi, oldukça eğreti gözüküyordu.

Gözlerinde herhangi bir duygu yoktu ve kesinlikle bir poker masasında olsaydık, o kazanırdı.

Bakışlarımı yeniden, platformun üzerinde duran kadına çevirdim. 

"Duyuyorum."

Kadın, ayakta duramıyormuş gibi sağa sola yalpalanıyor ve onu ince belinden nazikçe kavrayan, cappucino rengi takım elbisesi bulunan adam, gülümsüyordu. Saçları jöle yardımıyla arkaya doğru yatırılmıştı ve kesinlikle bir dergiden fırlamış gibi gözüküyordu.

"Sevgili eşim, sana yardımcı olmak için buradayım. Bana tutunabilirsin." onu yeniden kavradı ve doğrulmasına yardımcı oldu. Ardından kalabalığa döndü. "Biraz fazla içtiği gözümden kaçmadı fakat o mutluysa, başka neyin bir önemi kalır ki? Bugün ki davetimize katıldığınız için çok teşekkür ederim. Ev sahipleri olarak Abby ve ben sizleri ağırladığımız için çok mutluyuz."

Abby, iki elini birbirine çarptı ve alkış sesine eşlik etti.

"Yinede sevgili eşim ile yıldönümümüzü burada, yeniden kutlamadan edemeyeceğim. Sahi Abby, kaç yıl oldu? Sen hayatımı güzelleştireli?" gözlerini kıstı ve sanki fısıldar gibi bir ses çıkarttı. "Sarhoş olup olmadığını test ediyorum, yoksa ben tabii ki biliyorum."

Ve yapay kahkaha sesleri...

Abby, düşünür gibi yaptı ve işaret parmağını, dudağına yasladı. Sevilen her kadın şımarırdı... 

O, bunun vücut bulmuş hali gibiydi. 

"Mmm... Sanırım dört." eliyle beş işareti yapıyordu. "Yoksa iki mi?" şimdi üç işareti yapıyordu. "Sekiz?" bir işareti ve kahkaha sesleri...

Gözlerim bir hışımla Roy'u buldu ve onun elinden tutup, platforma daha yakın bir noktaya gelmek için kalabalığı yarmam gerekti. Platformun üzerinde duran kişi, kız kardeşimin neredeyse kopyasıydı fakat onu en son küçüklüğünden hatırlıyordum. Siması hiç değişmemişti ve gözlerindeki ifade, kahkahası bile aynıydı.

Ve ismi Abby'di.

Tanrı'nın işine bak sen!

"Beni çekiştirmeyi ne zaman bırakacaksın?"

"Tanrı aşkına sessiz ol, Roy. Onları duyamıyorum."

"Şu konuşan çifti mi? Sıkıcı bir konuşma yapıyorlar."

"O konuşan çifti tanıyor musun?" omzumun gerisinden, yalvarırcasına Roy'a baktım.

Gözlerinden toy bir ifade geçti ve bana inanamadığını belli edercesine birkaç şey söyledi.

"Görmeyeli magazin editörü filan mı oldun? Tanrı aşkına Ariel, ne zamandan beri insanların yalan aşk hikayelerini merak eder oldun?"

"Roy..."

"Senden daha yaratıcı sahneler beklerdim. Mesela, şurada duran soft yakışıklının belindeki silahı kavrayıp, salondaki herkesi vurman gibi."

"İşime yaramayacak gibisin."

"Pekâlâ bekle. Bunu söylersem, kaç gece sevişmemize izin vereceksin?"

"Üç gece."

"Siktir, yetmez."

RUS BEBEĞİ. +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin