X.Bölüm ♣

189 52 40
                                    

♣ ♣ ♣

"Bir seçim hakkın olsaydı, dünya üzerinde kim olmayı seçerdin?"

"Bir seçim hakkım olsaydı, hiç doğmamış olmayı seçerdim."

Daphne, bir eliyle kolumu çimdikledi. "Saçmalama. Eğer doğmamış olsaydın, seni nasıl tanıyacaktım?"

"Muhtemelen yaratılmadan önce beklediğimiz ruhlar lobisinde, biz zaten çoktan tanışmıştık, Daphne."

"O halde dünya üzerinde, yeniden arkadaş olabilmek için sözleştiğimizi mi söylüyorsun?"

Sigaramın külünü silktim. "Neden olmasın? Sana açık adres vermiş olmalıyım."

Daphne, kahkaha attı. Düşüncesi bile eğlenceli ve komikti.

"Biliyor musun Ariel... Bazen annemin nerede olduğunu merak ediyorum. Yani, babam ile birlikte bir yolculuğa çıktılar fakat babam tek başına döndü. Annemin başka bir hayatı seçtiğini ve artık dönmeyeceğini söyledi. Sonra aradan zaman geçti ve ben de beklemeyi, sorgulamayı bıraktım. Nitekim, annem hiç dönmedi."

Hikâyelerimiz çok tanıdıktı.

"Ben de annemin ve kız kardeşimin nerede olduğunu merak ediyorum."

"Kız kardeşin ile hiç görüşmediniz mi? O günden sonra yani..."

Altı yaşımdan sonrasını kast ediyordu.

Hayır, onu bir daha hiç görmemiştim.

Sigaramdan bir nefes daha çektim.

"Eğer hâlâ bir yerlerde yaşamayı başarabilmişse, muhtemelen çok güzel genç bir kadın olmuştur."

"Kaç yaşında, demiştin?"

"Yirmi üç filan."

"Keşke bir sihirli değneğim olsaydı Andromeda."

"Ne yapardın?"

"Kız kardeşini bulman için heba ederdim. Çünkü buna çok ihtiyacın var gibi gözüküyor."

Gülümsedim ve anılar, birden bire yok oldu.

Bir el beni omzumdan dürtüklemeseydi, muhtemelen asla uyanamayacaktım.

"Svarog Rush, sizi bekliyor."

Göz ucuyla tepemde dikilen adama baktım. Siyah giyimli ve sert yüz ifadesine sahip olan, benim neredeyse iki katım bir adamdı. Odama nasıl girebildiğini düşündüm. Oldukça lüks olan otelimdeki odamın kapısı, yalnızca özel bir kartı hazneye yerleştirmesiyle açılıyordu fakat sonra bu soruyu aklımdan sildim.

Onların, isteyip de giremeyeceği hiçbir alan olamazdı.

Üzerimi değiştirmeme müsaade bile etmeyen adam, beni kolumdan kavradığı gibi havaya kaldırmıştı. Saçlarım, dün geceden örgülü olduğu için dağınıktı ve üzerimde nar rengi elbisem, yüksek topuklu taba rengi ayakkabılarım vardı. Makyajım dağılmıştı ve göz altlarım çökmüştü. Yorucu bir seksin ardından uyuyakalmışım gibi gözüküyordum.

Ve leş gibi alkol kokuyordum.

"Patronuna söyle, patlamasın." deyiverdim fakat adam beni dinlemedi. Çünkü bunu Rusça söylemiştim. 

Mavi gözlü dev ile karşılaşmak için sabahın erken saatlerini heba etmek kötü bir fikirdi. Bu kadar erken geleceğini bilseydim... Muhtemelen daha öncesinde uyanır, birkaç kadeh şarap içer ve sonra bulunduğum katın penceresinden kendimi aşağıya atardım.

Beni ileriye doğru ittiğinde, kapı ile çarpışmamak için son anda duraksamıştım.

"Pomedlenneye, mudak." (Yavaş ol, pislik!)

RUS BEBEĞİ. +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin