♣ ♣ ♣
Tavanın dönmesini durduramayacaklarını biliyordum çünkü dönen tavan değil, başımdı.
Işıklar, başımın üzerinde dans ediyordu ve az sonra migren atağımı tetikleyeceklerine dair birbirleriyle derin bir antlaşma içine giriyorlardı. Somurttum ama içimden. Çünkü mimiklerimi oynatamayacak kadar sarhoştum.
Bu ışık ve tavan... En son hastane koridorlarında hatırladığım bir ana aitti. Başımda toplanan kalabalığın sebebi, omzumdan vurulmuş olmamdı. Bakışlarım yukarıdaydı. Tavanda. Hastanenin korkutucu beyaz ışıkları, gözüme çarpıyordu. Yerimde doğrulmak ve sedyede yatanın kim olduğunu görmek istemiştim fakat sonra hatırlamıştım.
Sedyede yatan, bendim.
Kalabalığın arasından güçlükle sıyrıldım. Gürültü, beynimin içinde bir kaosa neden oluyordu. Kalabalık beni korkutuyordu. Sanki az sonra kalabalıktan bir adam çıkagelecek ve beni bileğimden kavrayıp, kendisine doğru çekecekti. Ardından beni, pis ve köhne bir ara sokağın oraya götürecek ve dizlerimin üzerine çökmem için enseme bir namlu yaslayacaktı.
Korkudan titreyen dizlerimle birlikte yere çökecek ve karşımda duran adama bakacaktım.
Beni öldürmek ve becermek için yanıp tutuşan, buz mavisi gözlerle.
Sert ve nasırlı parmakları suratımı bulacak ve koca bir tokat patlatacaktı.
Ensemde namlunun korkunç ağrısı ve suratımda tokat iziyle, saatlerce ağlayacaktım.
Ama tek başımayken.
Bir canavarın önünde asla ağlamazdım.
Özellikle bu canavar, Mavi gözlü Dev ise.
Korktuğum başıma gelmemişti ama bir el, bileğime zamp gibi yapıştığında koca bir çığlık basmıştım.
"Sakin ol." dedi bileğimi tutan ellerin sahibi. "Sakin ol lütfen, sana zarar vermeyeceğim."
Bileğimi onun ellerinden çektim ama zaten nereye gidebilirdim ki? Az sonra bayılıp düşecekmiş gibi bir direğe tutunmak için ileriye uzandım ve "Lorénzo." dedim. "O nerede?"
Adamın, "Lorénzo kim?" der gibi suratıma bakmasını izledim.
"Seni dinleneceğin bir yere götürmemi ister misin?"
"Hayır ben biraz daha alkol alacağım."
"Sanırım alkol reyonumuz bu gecelik tükendi."
Adam, ışığın altında parlayan koyu ela gözleriyle bana baktı. Saçları uzundu ve bakımlıydı. Kısa bir süreliğine, keratin bakımını hangi kuaförde yaptırdığını sormayı düşündüm ancak ne yeri ne de zamanıydı.
"O zaman yeni bir alkol reyonu oluşturun!"
"Bak ne diyeceğim..." dedi adam. "Gideceğimiz yerde bolca viski var ve sen ne istersen."
"Beni bir çocuk gibi kandırmaya mı çalışıyorsun?"
"Hayır, hayır... Kastım bu değildi."
"Siktir git."
Arkamı dönmüştüm fakat gözlerim ve bedenim, bana ihanet etti ve sırt üstü yere düşmeden önce adam beni havada yakaladı. Neyse ki şanslıydım.
Onun yardımıyla, özel VIP locasına giriş yaptım. Adamın kim olduğunu bilmiyordum. Beni nereden bulduğunu da öyle. Tek bildiğim, belimi saran kolunun oldukça nazik olduğuydu ve beni incitmekten korktuğuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUS BEBEĞİ. +18
Mystery / Thriller+18 içerik! Sekiz yaşında, Slepaya Noch (Rusya'daki hayali suç örgütü) tarafından zorla alıkoyulan ve bünyesinde taciz edilerek büyütülen bir kadın; Ariel Sytnikova. Yirmi dördüncü yaş gününde, İtalya polisi tarafından gözaltına alınması ile başlaya...