XVI.Bölüm ♣

180 50 16
                                    

♣ ♣ ♣

"Eğer isteğin buysa, seni kurtarabilirim."

Kirpiklerim ağlamaktan ıslanmıştı fakat buna rağmen makyajım akmamıştı. İngiltere'nin ünlü bir güzellik salonunda, özel bir oda içerisinde yapılan makyajım, kusursuz görünüyordu. Gelinliğim de kusursuzdu. Üstelik, saatlerdir ağlıyor olmama rağmen ne saçımda ne de suratımda bir değişiklik olmamıştı.

Ellerimi saçlarımdan geçirmek isterdim fakat saç spreyinin sertliği altında, saçlarım tamamen kazık gibi olmuştu. Saçlarıma dokundum ve adeta sert bir tahtaya dokunurmuşçasına geri çekildim. Aynadaki görüntüm ile yüzleşmeye kesinlikle hakkım yoktu.

Çünkü içimdeki Ariel'e verdiğim sözü tutamamıştım.

Evlendiriliyordum.

Henüz on altı yaşındaydım.

Üzerimdeki gelinlik, benim yaşımdaki bir kız için bile çok fazlaydı.

Tam gelinlik denemezdi. Göğüslerimi tümüyle kapatan ve boğazımı adeta bir el gibi sıkı sıkıya saran boğazdan geçmeli bir boyun ipliği vardı. Arkasından düğmeleri ve korseleri takılıydı. "Sanırım idam ipim." diye düşünmüştüm. "İlmeği boynuma geçirdiklerine göre, kesinlikle öleceğim."

"Ya da ölmeyi dileyeceksin." demişti Mavi gözlü dev. Aynanın karşısında, parmağı ile beni becermeden önce uzun bir süre bana baktı. Yarattığı enkazdan hoşnutluk duyarcasına gözleri parladı ve iki parmağını, kadınlığımdan içeriye soktu. Acıyla inledim ve düşmemek için koluna tutundum.

"Ne yazık..." diye fısıldadı kulağıma. "Kocan, seni böyle güzel becerebilecek mi?"

Gelinliğim seçildiğinde bile, kimle evleneceğimi ve nasıl bir durumun içine girdiğimi bilmiyordum. Her şeyi harfi harfiyen anlatmıştı fakat zihnim, bu terimlere çok yabancıydı. Kollarımı bedenime sardım ve kendimi, bana dokunmak isteyen her elden gizledim.

Arthur Kilby ile ilk defa o zaman tanışmıştım.

Koyu yeşil gözleri ve sakallı bir suratı vardı. Yaş olarak benden fazlaydı. Kırk yaşındaydı ve yaşına rağmen oldukça dinç ve dinamik görünüyordu. Gerçek bir İngiltere beyefendisiydi ve genlerinin, soylu bir aileden geldiğini her seferinde vurgulardı.

Benimle evlenmeyi kendi mi istemişti yoksa Mavi gözlü Devin emriyle mi bu kararı almıştı? 

Bilmiyordum.

Yinede dizlerimin üzerine çöküp, ayaklarına kapandığımda...

Bana uzanan ellerini tutup, gözyaşları içerisinde yalvardığımda, beni kurtaracağını söylemişti.

Kurtarılmak...

"Gerçekten mi?"

"İsteğinin bu olduğu çok açık... Senin iznin dışında sana nasıl dokunurum? Sen daha hiç açmamış, taze bir begonya gibisin Ariel." bana doğru uzandı fakat başımı geriye doğru çektim. 

"Beni kurtar." diye yalvardım ve ayak bileklerine sarıldım. "Lütfen, beni bu hayattan kurtar."

"Bunu yapacağım." dedi ve ayağa kalkmam için bana destek oldu. "O adamdan korkuyorsun, değil mi?"

"Kimden?"

"Svarog Rush'tan."

Başımı öne eğdim. "Evet."

"Sana yaptığı kötülükleri tahmin edebiliyorum, kahrolası herif."

"Lütfen ona tüm bunlardan bahsetmeyin. Suçlu ben olarak gözükebilirim, önemli değil. Bana zarar verdi ve nikâhtan kaçtı diyebilirsiniz. Sadece bana özgürlük anahtarımı verin ve sonrası bana kalmış."

RUS BEBEĞİ. +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin