XX.Bölüm ♣

129 49 8
                                    

♣ ♣ ♣

Ayaklarım çıplaktı. Ayakkabı giyinmeyi bile düşünmeyerek, hızlıca kapının eşiğinden geçmiştim. Şeytanla bir antlaşma yaptığım kesindi ve şimdi şans benim yanımdayken, bunu kaybetmeden hızlı hareket etmem gerekiyordu.

Bu yüzden ayakkabılarımı giyinmedim.

Hemen karşımda duran manzaraya baktım. Ağaçların sıkça yer aldığı ve küçük bir sincabın bile uğramadığı, ıssız bir ormanın ortasındaydım. Muhtemelen araba olmadan asla ulaşım sağlayamayacağım bir yerdi ve aynı filmlerdeki gibiydi.

Suratıma çarpan soğuk rüzgâr, bana; özgürlüğümün tadına ilk defa vardığım, dokuz yaşındaki Ariel'in gizlice kapıdan sızarken, arabanın anahtarlarını neşeyle kavradığı ve gece yarısı soğukluğunun, özgürlük tadını dilinde hissettiği anı hatırlatmıştı.

Daha önce hiç kullanmadığım arabanın yanına gizlice yaklaşmış ve ayaklarımın pedala değmesi için Tanrı'ya dua etmiştim. Daha sonrasında arabayı çalıştırmış ve hızlıca asfaltın üzerinde dans eden tekerlerin çıkarttığı sesle birlikte, gaza basmıştım. 

Şimdi böyle sorunlarım yoktu. Lorénzo içerideydi ve bir süre boyunca içeride kalacaktı. Ta ki ben, siyah Mercedes'i çalıştırıp bu orman evin patika yolundan uzaklaşana kadar...

Omzumun gerisinden kapıya baktım. Eğer isteseydi, bana karşı koyabilir ve gücüne güç katarak ayağa kalkabilirdi. Ya da kalkamazdı, emin değildim. Tek bildiğim, bana ihanet ettiğiydi. 

Diğer herkesin ettiği gibi. 

Arabanın anahtarlarını deliğe soktum ve arabayı çalıştırıp, dikiz aynasını düzelttim. Federaller peşimdeyken kaçmak eğlenceliydi fakat şimdi, ipimi bile isteye özgür bırakanların, ihanet adı altında sergilediği bu ölüm oyunundan kaçınmak, sıkıcıydı. 

Lorénzo beni kovalamıyordu. 

Sanırım böylesi daha iyiydi.

Daphne'yi aramak için sol elimle cebimi yokladım fakat telefonum yanımda değildi.

"Siktir!"

Bir elimi direksiyona vurdum ve Lorénzo, fikrini değiştirmeden -ki değiştirse de beni asla yakalayamazdı- gaza bastım. Daphne'ye ulaşabilseydim, ona; benim için bir bilet ayarlaması gerektiğini söyleyecektim. Ve herhangi bir ATM'den QR kod ile çekebileceğim, bolca para.

Yinede siyah renkli Mercedes ile Polonya'ya bir bileti takas edebilirdim. Pekâlâ bir Polonya biletine karşılık, Mercedes'i sunduğum için oldukça kaçık gözükebilirdim fakat Polonya, özgürlüğünü ilan etmek için bu uğurda canını feda edenlerin, yeriydi. 

Bu yüzden Polonya'da olmalıydım.

Aslında hayır, gerçek sebebi bu değildi.

Gerçek sebebi şu ki;

"Abby Sytnikova ile Berina Sytnikova Fadel en son Polonya'da görünmüş. Ya da emin değilim, Ariel. Bilirsin, bunun için Calvis ile daha çok gece geçirmem gerekirdi."

"Teşekkürler, Nemesis." demiştim, arşiv yöneticisi olan en yakın kız arkadaşıma. "Her şey için."

"Aileni bulmanı, senden daha çok istediğime emin olabilirsin."

"Biliyorum, sanırım Calvis ile ben görüşsem daha iyi olacak."

Calvis yıllar önce bana; annem ve kız kardeşimin en son Polonya'da bir evde yaşadıklarını, daha sonra ise annemin, uyuşturucu bağımlılığı yüzünden tedavi görüp, cezaevine atıldığını ve kız kardeşim Abby'den bir daha haber alınamadığını söylemişti.

RUS BEBEĞİ. +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin