" Jongin'in suçunu üstlenmen çok centilmenceydi "
Sehun, ellerini hırkasının cebine koyup omuz silkmişti. Jongin'in suçunu mu üstlenmişti, hiç sanmıyordu. Jongin'in yaptığı hiçbir şeyi üstlenmezdi Sehun, Kyungsoo'ya biraz daha yaklaşarak yürümeye devam etti, kolları birbirine değiyordu artık. Konuşmadan önce gözlerini Kyungsoo'ya dikip gülümsemişti.
" Jongin seni suçlu gibi gösterdi. Ben de o'nun değil, senin suçunu üstlendim Kyungsoo. "
" Teşekkür ederim Sehun. "
'' Senin için her şeyi yaparım. ''
Kyungsoo, utanarak kafasını yere eğmişti. Okuduğu o kitaplardan bir farkı yoktu iki gündür yaşadıklarının, yoksa bunları da mı kendisi kuruyordu? Her gün yaptığı gibi. Sandalyesini cama çekip, Jongin'in penceresini izlerken kurduğu hayallerden biri miydi yoksa bu da? Her zaman o'nunla arkadaş olmak istediği hayallerden biraz farklıydı sanki. Her zaman o'nunla arkadaş olduğuna dair hayaller kuruyordu Kyungsoo, her zaman sonsuza kadar yanında kaldığına dair hayaller. Sehun, cebinden çıkardığı yeni sakız paketini Kyungsoo'nun suratına doğru sallamıştı.
'' Hey, Kyungsoo! Sakız çiğnemek ister misin? Değerini bil bak, sakızlarımı kimseyle paylaşmam. ''
'' Sen de Jongin gibisin Sehun. O da sürekli şeker yiyor. ''
'' Ama.. Benim sakızlarım Jongin'in sakızlarından daha güzel, patlıyorlar. Patlayan şeylere bayılıyorum. ''
Sehun, heyecanla konuşmuştu, patlayan şeyleri gerçekten sevdiği ses tonundan anlaşılmıştı.
'' Patlayan şeyler mi? ''
'' Evet, Kyungsoo. Mesela havai fişekler.. Sence de çok güzel patlatmıyorlar mı? ''
'' Televizyonda bir kere görmüştüm, güzel görünüyordu. ''
Sehun, Kyungsoo'nun karşısına geçerek ellerini omzuna koydu. Şaşırmıştı, kafa mı buluyordu kendisiyle? Bunu düşünmeye başlamıştı.. Biri nasıl bu kadar masum olabilirdi? Ve hiçbir şey bilemezdi.. Sehun, ellerini Kyungsoo'nun omuzlarından çekmeden kırmıştı bacaklarını, yüzleri aynı hizadaydı. Kyungsoo'ya bu kadar yakın olmak biraz heyecanlandırmıştı Sehun'u.. Konuşmadan önce iyice baktı Kyungsoo'nun gözlerinin içine.
'' Ciddi misin? Hiç havai fişek patlarken görmedin mi? Yani o küçük sihirli kutu dışında. ''
'' Dedem tehlikeli şeylerden uzak tutuyor beni. Bilirsin işte hastayım ya.. Ya da bilemezsin. ''
'' Öğretirsen bilebilirim aslında Kyungsoo. ''
Sehun, ellerini Kyungsoo'nun omzundan çekip ceketinin cebine yerleştirdi. Kyungsoo hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordu, neden diğerlerinden farklı olduğunu merak ediyordu. Kendisinden neden korkmadığını, gözlerinin içine nasıl bakabildiğini, neden o kadar güzel gülümsediğini merak ediyordu. Ve bir şeyi daha merak ediyordu, müdür odasının önünde beklerken gördüğünden beri merak ettiği bir cevaptı.. Sormak için ağzını açtığında Kyungsoo'nun sözleri engellemişti Sehun'u..
'' Sehun, nefesin çilekli sakız gibi kokuyor. ''
Kyungsoo, gülümseyerek eğmişti kafasını. Belki bunu öylesine söylemişti, sevdiği için.. Sehun ise istediği cevaptı. Hamle yapması için yeterli bir şeydi, elini Kyungsoo'nun çenesine yerleştirerek kaldırdı. Gözlerinin içine baktı uzun uzun, bunu yapmaması için bir neden var mıydı? Çünkü kendisi göremiyordu. Kyungsoo'nun çenesini başparmağıyla okşadı Sehun, iki elini de Kyungsoo'nun beline yerleştirip çekti kendisine. Yüzünü yavaş yavaş yaklaştırdı Kyungsoo'nun yüzüne, Kyungsoo'nun çoktan kapanan gözkapaklarını öptü önce Sehun.. Bu Sehun'un,başka bir işaretiydi, kimsenin bilmediği.. En çok istediği ve gerçekten istediği kişilerin gözlerinden öperdi Sehun. Yavaşça eğildi Kyungsoo'nun dudaklarına.. Buluşmak üzereydi dudakları, tabi Kyungsoo duyduğu fren sesiyle korkup gözlerini açmadan önce. Fren sesini duyunca korkuyla uzaklaşmıştı Sehun'dan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanfictionHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..