Jongin, bodrumun iki merdivenini inip Kyungsoo'nun bileğini sıkıca kavramıştı. Kyungsoo'nun bedenini soğuk duvara yaslayıp vücudunu vücuduna dayamıştı. Eli Kyungsoo'nun başının yanında duruyor, gözleri adeta tehdit ediyordu Kyungsoo'nun kalbini, tehditkar bir şekilde eğilmişti Kyungsoo'nun yüzüne Jongin. Kyungsoo korkuyla iyice yaslanırken duvara, Jongin kahkaha atıp birkaç adım geri gitmişti. İyi olan oydu, zararsız olan da neden Kyungsoo kendisinden korkuyordu. O'na kötü davranıp görmezden gelerek hata etmişti, bunu inkar etmiyordu ama neden Kyungsoo'ya hızla yaklaştığında korkudan kalp atışlarının hızlanmasına neden oluyordu Jongin?
" Nasıl ikimizden de aynı anda hoşlanırsın?! "
'' Bilmiyorum, sadece ikinizi görünce de hııık diye gidecek gibi oluyorum. ''
Kyungsoo, yerinden kıpırdamadan bodrumun içinde volta atan Jongin'i izlemeye başlamıştı. Deli gibi davranmasına bir anlam verememişti Kyungsoo. Ellerini saçlarının arasına geçirip çekiyor, kahkaha atıp ardından bağırıyordu. Biri, iki kişiden aynı anda hoşlanamaz mıydı, bunun neresi yanlıştı ki?
'' Cevabını bilmediğin bir sorunu nasıl yaşarsın ya!? Sen nasıl yeniden aynı şeyleri yaşatırsın bana!?
" Bilmiyorum, ikinizden de hoşlanıyorum işte. "
" O sana uyuşturucu verdi. Aptal mısın!? O'ndan nasıl hoşlanırsın, sana zarar verecek. "
Jongin, sertce tekme atmıştı bodrumdaki eski bilardo masasına, elini yeniden saçlarının arasına geçirip çekmişti. Kendi kendine söylenmeye başlamıştı Kyungsoo'nun kendisine yaklaştığını fark etmeden
" İnanamıyorum ya! Nasıl bu kadar aptal olabilir!? "
Kyungsoo, ellerini Jongin'in eline dolayıp kendisine bakmasını sağlamıştı. Neden böyle sinirlendiğini anlamamıştı ve anlayamayacaktı da. Bilmediği şeyleri öğrenene kadar anlamayacaktı. Kyungsoo, Jongin'in tuttuğu ellerinden gözlerini ayırıp, yüzüne bakmıştı. Piercinglerle dolu yüzüne, soğuk bakışlarının arkasından iyi niyetine. Dudaklarını yalayıp dişlemişti Kyungsoo konuşmaya başlamadan hemen önce.
" Bana zarar vermeyecek, tıpkı senin de yapmayacağın gibi. İkiniz de bana zarar vermezsiniz ki. "
Jongin, hızla itmişti Kyungsoo'nun elini. Bodrumun duvarına doğru yürüyüp yerdeki ışık küresini alıp duvara fırlatmıştı hızla. Bunu düşündüğü için aptal olmalıydı Kyungsoo ya da gerçekten hayata dair hiçbir şey bilmiyordu. İnsanların neler yapacağını bilmiyordu, hayatı okuduğu o kitaplardaki gibi mi sanıyordu acaba? Eğer öyle sanıyorsa gerçekten aptal olmalıydı Jongin'e göre.
" Demek sana zarar vermem, ha? Demek sana zarar vermem! "
Sesi yankılanmıştı bodrumda Jongin'in. Yerdeki ışık kürelerini alıp duvara tek tek fırlatmaya başlamıştı Kyungsoo'nun arkasındaki duvara doğru. Hızla duvara çarpıp tuz gibi dağılıyordu küreler, cam parçaları etrafa saçılıyordu. Tıpkı duyguları gibi parçalanıp yere düşüyordu küreler, özenle hazırladığı her şey bir anda yalan olmuştu. Bir faraşla topladığı ve 4x4 ile yapıştırdığı duyguları yeniden dağılmıştı, belki de kurumasını beklemeliydi Jongin. Öyle hemen, toparladığı için koşmamalıydı belki de karanlıktan güneşe doğru koşan tutsaklar gibi..
" Gördün mü? Gördün mü nasıl zarar vereceğimi? "
Jongin, elindeki son ışık küresini de duvara atıp bakmıştı Kyungsoo'ya. Elleriyle kulaklarını kapatmış, iki büklüm olmuş haline. Jongin gidip sarılmak istiyordu Kyungsoo'ya, geçti demek istiyordu ama yapmayacaktı. Sadece çekip gidecekti, öylece. Bodrumun kapısını sertçe vurmuştu Jongin yumruğuyla, Chanyeol kapıda bekleme görevi kilitlediği bodrum kapısını açtığı anda bitmişti. Jongin, son bir bakış atmıştı Kyungsoo'ya bodrumdan çıkarken. Kalan küllerini de bodrumda bırakmıştı rüzgara, geriye kalan her şeyi karışmıştı hiçliğe..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanficHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..