'' Yine mi benden kaçıyorsun Kyungsoo iki derstir seni arıyorum.? ''
Jongin, Kyungsoo'nun yanına oturup elini omzuna atmıştı. Sıraya biraz daha yayılarak bakmıştı Kyungsoo'ya, iki derstir Kyungsoo'yu arıyordu. Kyungsoo'dan dilemesi gereken çok fazla özür, söylemesi gereken mühim sözleri vardı. Bir şeyi fark etmişti Jongin, saklayarak yaşadıkları hiçbir şey anlam ifade etmiyordu. Bu yüzden Kyungsoo'ya söylemesi gereken şeyler vardı ama bir türlü nasıl söyleyeceğini bulamamıştı, ne derler bilirsiniz söyleyemiyorsanız yazarsınız. Jongin'de öyle yapmıştı, yazmıştı.
'' Beni nerede arıyordun Jongin? ''
'' Orada burada işte, bulamadım ama. ''
Kyungsoo kıkırdayarak kafasını önüne eğmişti. Jongin'den kaçmıyordu, sadece sınıftan dışarı çıktığında diğer öğrencilerin kendisine bakmasından hoşlanmadığı için sınıfta duruyordu o kadar. Jongin'den kaçmamış ya da saklanmamıştı, zaten kendisini bulamamasına da şaşırmamıştı.
'' Sınıfa bakmak aklına sonradan geldi sanırım. ''
'' Aslında sınıfın yerini bildiğim için bana ödül vermeleri lazım. İyisin değil mi? ''
'' Bir şey hissetmediğim için acı da hissetmiyorum. ''
'' Ama senin hissetmiyor olman var olmadığı anlamına gelmiyor Kyungsoo. ''
Jongin birkaç saniye durup kahkaha atmaya başlamıştı on yedi yıllık hayatının en anmalı cümlesini kurmuştu az önce. Kahkahaları son bulduğunda sessizlik ağır gelmişti, bir araya gelince ikisi de konuşacak pek bir şey bulamıyordu. Birbirlerini izlemeleri, birkaç gün önce olan tüm o şeyler konuşmalarını engelliyordu. Yeniden tanışmaları bile bir işe yaramamıştı, çünkü yapmamışlardı bunu. Her şeyi unutup yeniden başlayamamışlardı bir türlü. Hayat çok pislik değil mi? Sürekli hile yapıyor.. Geleceği bilmiyorsun ama geçmişte olan her şeyi hatırlıyorsun. Üstelik geleceklerin belli bir süre sonra geçmişlerin oluyor, geçmiş diyoruz ama bence adı geçmemişlik olmalıydı. Geçmişimiz geçmemişliklerimizle dolu, unutamadığımız geçmemişliklerle.
'' İyi hissediyorum kendimi, özellikle şimdi daha iyi hissediyorum. Beni neden arıyordun? ''
'' Sana bir sürü özür borcum var. ''
'' Sorun yok Jongin, ben her gün yeni bir güne başlıyorum, dün yaşadıklarımı unutuyorum. Her güne yeniden başladığım için şuan özür dileyecek hiçbir şey yapmadın. ''
'' Ama bu yapmayacağım anlamına gelmez. Belki, şimdi yaparım. ''
Jongin, yavaşça eğilmişti Kyungsoo'nun yüzüne. Öğle arası olduğu için sınıfta kimse yoktu, bu anı bozacak kimse yoktu. Hafif bir şekilde dudakları Kyungsoo'nun dudaklarına dokunmuştu Jongin. Başını sağa doğru epik Kyungsoo'ya iyice sokulmuştu, ıslattığı dudaklarını Kyungsoo'nun dudaklarına bastırıp o'nunkileri de ıslatmıştı. Dilinin ucuyla yalamaya başlamıştı Kyungsoo'nun dudaklarını Jongin. Dili yavaşça geziyordu Kyungsoo'nun titreyen dudağı üzerinde, elleri beceriksizce dolanıyordu Jongin'in boynuna dudağına değen dil darbelerinden sonra. Jongin yavaş bir şekilde üflemişti Kyungsoo'nun dudaklarına. Kyungsoo, derin bir nefes verip gözlerini kapatmıştı, sıradan bir öpüşmeden daha fazla tahrik etmişti Kyungsoo'yu. Daha önce sadece Sehun ve Jongin öpmüştü ama onlar gerçek öpüşmeler sayılır mıydı bunun yanında? Gerçek bir öpücük gibi geliyordu Kyungsoo'ya her hareketi. Erkekler böyle mi öperdi? Hafifçe sürtmüştü dudaklarını Kyungsoo'nun dudaklarına Jongin, dudağını dudaklarına bastırıp geri çekilmişti. Vakum yoktu, dillerin dansı da yoktu sadece bir öpücüktü ama ikisi de tahrik olmuştu. Jongin'in büyük eli Kyungsoo'nun yanağını yerleşmişti, yavaşça eğilmişti yeniden yüzüne...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanfictionHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..