Jongin, ellerini birbirine sürterek üşümesini engellemeye çalışıyordu. Bütün gece uyumamıştı, Kyungsoo'nun penceresine bakmıştı ama gördüğü tek şey karanlıktı. Genelde Jongin ışığını kapattığında kapatırdı Kyungsoo, saatlerce beklemişti ama ışığını yakmamıştı Kyungsoo. Yeni bir başlangıç yapmışlardı, unutmuşlardı eskiden tanıştıklarını ama Kyungsoo tuhaf davranıyordu. Dün gece, önceden baktığı gibi bakmadığını fark etmişti Jongin kendisine. Jongin, dışarının soğuklu ve içerinin sıcaklığından dolayı buharlaşan camını silmişti, Kyungsoo evden çıkarsa görmek için. Kaç saattir bekliyordu bilmiyordu Jongin, bildiği tek şey bütün gece Kyungsoo'nun odasına bakmış ve uyuyamamıştı. Sabah da konuşmak için erken kalkmış, hazırlanmış ve arabasına oturup beklemeye başlamıştı. Kimse yoktu ama, saatlerdir beklemesine rağmen kimse çıkmamıştı dışarıya.
'' Jongin, geç kalacağız gidelim artık. ''
Jongin, yanında oturan arkadaşına bakmıştı. Haklıydı, gitmezlerse geç kalacaklardı ama gitmek istemiyordu, yine de kendisine bakan şoförüne onaylama anlamında kafa sallamıştı, yola çıkarken dikiz aynasından bakmaya başlamıştı. Bir umut çıkar diye. Bir gariplik olduğunu biliyordu Jongin, Kyungsoo'nun on dakika önce çıkmış olması gerekiyordu. Dün gece yeniden başladıklarını biliyordu ama emin olamıyordu. Karmaşıktı her şey, Sehun'un inadına Kyungsoo'ya yaklaşması. O'ndan uzak duracağına dair söz vermişti kendine, neden şimdi kendine verdiği sözü tutamıyordu ki?
'' Bay Jongin, yarın siz mi kullanacaksınız? ''
'' Bama döndüğüne göre sanırım artık sen kullanacaksın. Bu bebekle geçirdiğim güzel günlerin sonuna geldik sanırım. ''
'' Peki, efendim. okuldan sonra sizi almaya gelirim. ''
Jongin, arabanın arka kapısını açıp inerken bunun ne kadar sinir bozucu bir şey olduğunu yeniden hatırladı. Araba kullanmayı seviyordu ama ehliyeti yoktu, bazı günler kendisi kullanıyordu, yani babası evde olmadığı zamanlarda. Tüm o güzel günler babasının eve dönmesiyle bitmişti, şimdi herkes gibi o da şoförüyle gelecekti okula. En nefret ettiği günlerden biri yaklaşıyordu Jongin'in, en nefret ettiği günlerden birinin hazırlığının yapıldığı günden de nefret ediyordu. Sevgililer Günü.. insanların para harcayıp küresel sermayeye katkı sağladıkları bir gündü ve sinir oluyordu. Herkes sevgilisine kırmızı güller alıyordu, hediyeler yolluyordu.. Bu günü diğer günlerden özel kılan neydi ki? O gün sevgilinizi ilgiye boğma saçlamalığını kim çıkarmıştı? Neydi yani o günü özel kılan?
'' Jongin? Bu senin için. ''
Jongin, alt sınıflardan bir kızın kendisine verdiği küçük kalp şeklindeki kurabiyeyi alarak arkadaşının elinde tutuğu kutunun içine atmıştı. Her sene bir sürü kızdan kalp şeklinde kurabiyeler alırdı Jongin. Hepsi birbirinin aynısı kurabiyeler. Hepsi aynı büyüklükte, hepsi aynı tatta. Kızın omzuna sertçe vurarak okula girmişti Jongin, nefret ediyordu bugünden. Herkesin öpüşmelerini birbirinin gözüne sokmasından.
'' Sadece bir kez kızlar. ''
'' Tao, n'apıyorsun? ''
Tao, okul gömleğini indirerek standının yanında dikilen arkadaşlarına bakmıştı. Sevgililer gününde yaptığı klasik şeyi yapıyordu, kızların vücuduna dokunmasına izin verip para alıyordu. Daha sonra topladığı paralarla içki ısmarlıyordu arkadaşlarına.
'' Para topluyorum. Bu akşam için şahane planlarım var çocuklar, bekleyin ve görün. ''
'' Bu akşam evimde parti veriyorum. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanfictionHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..