Günebakan

4.7K 344 151
                                    

Kyungsoo, ellerinin yardımıyla doğrulmuştu oturduğu duvar dibinden. Hiçbir acı hissetmiyordu o halde neden akıyordu yanaklarına tuzlu sular? Neden geçtiği yerleri yakıyorlardı? Bütün bunların bir açıklaması olmalıydı Kyungsoo'ya göre, çünkü bildiği ve öğrendiği tek bir şey vardı. O dövmelerin ve piercinglerin altında, sert bakışların arkasında gerçekten iyi biri vardı. Jongin bu olamazdı, hayal kırıklığına uğramıştı Kyungsoo. Hem de ilk kez kendisini öpen bir erkek tarafından. Eş-cinsel olduğunu altı yaşında anlamıştı, on yıldır da saklamıyordu bunu. Fakat, daha önce hiçbir erkek tarafından öpülmemişti, kendisini ilk kez öpen bir erkeğin de bunu yapması kalbini kırmıştı. Bir açıklaması olmalıydı değil mi? Akşamdan sabaha kadar değişmesine sebep olacak bir neden olmalıydı..

Kyungsoo, okul formasını düzeltip yürümeye devam etti. Hiçbir yeri acımadığı için bunu yapmak daha kolaydı, hiçbir şey olmamış gibi yürümek yani. Okula geldiğinde ise bunu yapmak biraz daha zorlaşmıştı, kendisini döven çocuklar Jongin ile konuşuyordu, birkaç adım ileride ise Sehun bekliyordu. Okul kapısının önünde, dizlerinin üzerine çökmüş kimsenin dokunmaya bile cesaret edemeyeceği hasta bir köpekle oynuyordu. Jongin'i birçok şey sanıyordu Kyungsoo. İyi, anlayışlı, kırılmış.. Artık emin değildi daha çok bencil gibiydi, istediği her şeyi kaba kuvvetle halletmeye çalışan biri gibi görünüyordu.

Adımlarını hızlandırdı Kyungsoo, nasıl göründüğü önemli değildi. Çantasından çıkardığı kitabı Jongin'in ayaklarının dibine atarak birkaç saniye gözlerinin içine bakmıştı. Bir şey söylemesini bekliyordu ya da ne olduğunu sormasını. Bunu kendisinin yaptırmadığını.. Ama söylememişti sadece gülümsemiş ve ellerini okul pantolonunun ceplerine yerleştirmişti. Kafası karışıktı Kyungsoo'nun, her gece gördüğü o sıcak çocuk yoktu karşısında. Belki de Kyungsoo o'nu bu kadar büyütmüştü kafasında, beklediği kişi o değildi.. İstediği kişi de o değildi. Yine de neden kafası karışıktı? Hiçbir şey söylemeden Sehun'un yanına gitti Kyungsoo, Jongin ile konuşmak bile istemiyordu artık. Dizlerinin üzerine çökerek Sehun'un sevdiği köpeğin dökülmüş tüylerinden kalanları okşamaya başlamıştı.

'' Geç kaldın. ''

Kyungsoo, Sehun'un sesini duyunca kafasını kaldırıp Sehun'un yüzüne bakmıştı. Geç kalmak istememişti ama geç kalmaya mahkum edilmişti. Ne söyleyeceğini bilmiyordu, teşekkür mü etmeliydi yoksa geç kaldığı için özür mü dilemeliydi? Bilmiyordu ve bu belirsizlik sinirini bozuyordu. Elleriyle gözünden akan yaşları sildi Kyungsoo'ya, burnunu çekerek elini Sehun'un omzuna koydu. Belki bir şey söylemek yerine kendisine bakması yeterli olacaktı.

'' Sehun? ''

Kyungsoo sadece Sehun'un adını söyleyebilmişti. Konuşmaya devam ederse ağlayacağını biliyordu ve ağlamak istemiyordu. Kendisine baksa neden geç kaldığını anlatacaktı her şey ama Sehun bakmıyordu yüzüne. Elini Sehun'un çenesine koyup kendisine çevirdi Kyungsoo, dudakları titremişti istemsizce. Sehun'un yüzünü görünce büyüyen gözlerine baktı uzun uzun. Kendisini izleyen Jongin'i de umursamıyordu artık Kyungsoo. Sehun'un gözlerine bakınca geçmişti sanki her şey. Ufak bir gülümseyiş yerleşmişti yüzüne Sehun'a bakarken, sabah mesajını gördüğünde olduğu gibi, dün gece havai fişekleri gördüğünde gülümsediği gibi. Sıcak ve içten bir gülümseyiş.. Bir şey demesini beklemiyordu Kyungsoo, Sehun'un kendisi bir şey yapmayı bekliyordu. Ellerini Sehun'un boynuna dolayarak sarılmıştı, içinden geldiği için yapmıştı. Kendisini gülümsettiği için. Ders zilinin çalması bile Sehun'a sarılmaktan vazgeçmesi için yeterli bir sebep olmamıştı ya da Jongin'in yanından geçerken kendisine bakması.

'' Hey, boğuluyorum Kyungsoo. ''

Kyungsoo, ellerini çekerek Sehun'a baktı. Kollarını o kadar sıkı doladığının farkına varmamıştı Sehun söyleyene kadar. Sehun'un yanında zaman duruyor gibiydi, zaman duruyor ve kalbi deli gibi atıyor gibi.

Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin