Jongin, odasının penceresini açıp uzun uzun bakmıştı Kyungsoo'nun odasına. Yüzüne hızlı bir gülümseme yerleşmişti Jongin'in, Kyungsoo'nun perdeleri kapalıydı demek ki okumuştu mektubunu. O halde neden bir şey söylememişti. Jongin'in bir şey söylemesini mi bekliyordu yoksa, daha fazla ne söyleyebilirdi ki? O'nu sevdiğini söylemişti daha başka ne söylemesi gerekiyordu? Dedesinin teklifini düşündü Jongin, Kyungsoo'nun kapattığı perdelerinin arasından sevdiğini görmeye çalışırken. Haklıydı bu gezi için çok para gerekliydi, Jongin'in ise harcayabileceği para kısıtlanmıştı vazgeçmeyecekti ama Jongin hayalinden. Penceresinin önünden çekilip oturma odasına inmişti, babalarının karşısındaki koltuğa oturup ellerini koltuğun kenarlarına koymuştu.
" Babalarım, sizinle dünya turum hakkında konuşmak istiyorum. "
" Jongin, bunu konuşmuştuk. Artık harcadığımız miktara dikkat edeceğiz. "
" Neden, bana neden bir şey söylemiyorsunuz? Geçen hafta işlerin iyi olduğunu söylüyordunuz, dünya turuna çıkmak istediğimde birden bire buna paranızın olmadığını söylediniz, neden? "
" Çünkü buna ayıracak paramız yok Jongin. "
" Ama neden, siz milyarlara yön vermiyor musunuz? Verdiğiniz kadar da kazanıyorsunuz, nasıl paranızın olmadığını söyleyebiliyorsunuz? Ve Kyungsoo'nun dedesi bunu nereden biliyor? "
" O'na sen söyle. "
İri olan babası, göğsüne yatmış diğer babasını düterek kaldırmıştı. Jongin ile konuşmada o daha iyiydi, kendisi konuşmaya başladığında sözleri emir gibi çıkıyordu ama diğer babası daha yumuşaktı. Bu yüzden söylemek istenen en mühim şeyleri Jongin'in diğerine göre daha cılız olan babası söylüyordu. Jongin, karşısında ellerini ellerinin arasına alan babasına bakmıştı, babasının yüzünde yine o gülümseme vardı. Jongin'e önemli bir şey söyleyecekleri zaman oluşan gülümsemeden.
" Neler dönüyor burada? Bakın, Sehun geliyorsa giderim. Sehun gelmiyor değil mi? "
" Gel otur şöyle Jongin. "
Jongin, iki babasının arasına oturtulmuştu. İkisinin arasına sıkıştırılmıştı doğrusu, diğerine göre daha cılız olan babası elini Jongin'in çenesine koyup kendisine çevirmişti. Jongin neler olduğunu anlamak için bir sağındaki bir de solundaki babasına bakıyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışıyorfu, garip bir durumun içinde olduğunu biliyordu çünkü. Babalarının neden bir anda para harcama konusunda dikkatli davrandığını anlamaya çalışıyordu. Nasıl önemli bir furum olabilirdi ki bir anda para harcamaya dikkat etmrlerini gerektirecek. Babalarına paranın çocukları diyorlardı Kore'de, yatırımcıların paralarını doğru yerlere yatırmalarında yardımcı oluyorlar, 5/2'sini alıyorlardı. Bu da Jongin'in istediğini alacak kadar zengin yapıyordu babalarını. Ekonomik kriz olmadığı zamanlar hep zenginler kulübende oluyorlardı, peki ne olmuştu da birden harcamalarına dikkat etmeye başlamışlardı? Jongin, iri olan babasına bakıp heyecanla konuşmaya başlamıştı.
" Yoksa böbrek mafyası böbreğinizi istedi ama siz vermediniz, zorlu geçen bir pazarlıktan sonra para almayı kabul mu etti? O yüzden mi hayalimi gerçekleştiremiyorum? "
" Hayır, Jongin. Saçmalama. "
" O zaman mafya sizden bastığınız yer için para istiyor. "
" İyice saçmalıyorsun oğlum. Daha başka bir şey hazır mısın? Para harcayamıyoruz çünkü iki tane yeni kardeşin olacak! "
" Bok yesin! Ne? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanficHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..