Medyadaki Şarkı: Nickelback- How You Remind Me
Ve bulutlar kapamaya başlamıştı güneşi acımasızca. Çamurlu sular karışmaya başlamıştı berrak dalgalara ve beyaz umutlar solmaya başlamıştı yaklaşan karanlıkla. Bütün sesler susmuştu sanki bilerek, sonun gelişini bekliyorlardı karanlık sokak aralarında. Gerçekleri örten yalanlar tereyağlı zeminden kaymaya başlamıştı gerçekliğe, fısıltılar seslere dönüşüyordu yavaşça. Kimdi bu hikayenin en masumu, kimdi masum görünün kötü? Kimdi kıran en çok, kimdi yaralarını sarmaktan mumyaya dönen? En çok ağlatan, en çok gülen kimdi? En çok seven mi kaybedendi yoksa? Sislerin arasında kaybolan gerçekleri bilen biri var mıydı acaba? Susmak.. Artık işe yaramıyordu, kelimeler bağlı oldukları zincirleri kırık ilerlemişti dudaklara.. Aşk için susan yine o'nun için konuşacaktı, çünkü kaybetmek birlikte olamamaktan daha dayanılmaz bir acıydı..
Sehun, Jongin'in yatağında uzanıp Luhan'ın son attığı mesajı bir kez daha okudu. O'nu görmeyi çok istiyordu.. İki senede değişmiş miydi merak ediyordu. Saçları uzamış mıydı, boyatmış mıydı ya da çok istediği sarı renge? Çok istediği kehribar rengi lensleri almış mıydı, uzamış mıydı boyu? Korkuyor muydu mesela yükseklikten hala? Sabahları çikolatalı süt içmeye devam ediyor muydu? Sigarayı bırakmayı başarmış mıydı? Ve bunca zaman neredeydi? Bütün bu soruların cevabını merak ediyordu Sehun, kokusunun değişip değişmediğini merak ediyordu? Sarılıp boğulana kadar koklamak istiyordu kokusunu.. Peki, gerçekler öğrenildiğinde bunu yapmak isteyecek miydi?
'' Bir kaç saat sonra seninle mutlu olduğumuz yere gel -Luhan. ''
Bu mesaj her şeyi değiştirecek mesajdı.. Ama kim için değiştirecekti? Herkes başkasının hikayesinde kendi hikayelerini yazardı.. Bir olay, başka bir olayı dolaylı yoldan etkilerdi. İyi ve ya kötü, siyah ve beyaz mutlaka bir renge boyar, bir duruma sokardı hikayeleri. Başından belli miydi bir karmaşık hikayenin sonu, bu kadar çok sır neye sebep olmuştu? 90 dakikalık bir maçın son saniyeleri oynanıyordu.. Ve kazanacak taraf kim kestirilmiyordu.. Güneş yeniden doğacak mıydı bilinmiyordu, yağmur sonrası gökkuşağının çıkması umuluyordu. Birbirine girmiş bu düğümü çözebilecek biri bir yerde sessizliğini korurken bulutlar yavaşla doluyordu güzel insanların, güzel duyguları üzerine.
'' Sehun? ''
'' Efendim Jongin? ''
'' Senin de içinde bir sıkıntı var mı? ''
'' Ne gibi bir sıkıntı? ''
'' Böyle kalbim sıkışıyor, nefesim kesiliyor.. Göğsüme Chanyeol malı oturmuş gibi hissediyorum. Hani yapıyor ya, üzerime oturup zıplıyor.. Öyle hissediyorum. Sanki biri üzerime kaynar su döküp eliyle derimi çekiyor gibi. Küçük bir iğne deliğinden ruhumu almaya çalışıyor gibi.. Sanki birini kaybediyor gibi hissediyorum. Baksana.. Gece bile ilk defa bu kadar sessiz, ilk defa bu kadar boş gökyüzü. ''
Sehun, Jongin'in yanına gidip bakmıştı gökyüzüne. Bir şeylerin huzursuzluğu vardı o'nda da ama hissetmemeye çalışıyordu. Yaptığı şeylerin verdiği pişmanlık zaten ağırdı, bir de bu huzursuzluğu düşünmek istemiyordu Sehun. Bu konuda her zaman daha iyi olmuştu zaten, umursamama konusunda.. Ama bir şeyleri konuşmak istiyordu artık.. Susmak boğazında biriktiremiyordu artık sözcükleri..
''Luhan'ı sevdin mi Jongin? O'nu benden daha mı çok sevdin mesela? Benden almak isteyecek kadar? ''
Jongin, bakışlarını Kyungsoo'nun karanlık odasına çevirmişti. Bazı şeyler, konuşulmayan bazı şeyler konuşuldukça gerçek duyguları hissettiriyordu. Susulmuş bazı olaylar konuşuldukça düğümün açılması daha kolay oluyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanfictionHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..