N/Y: Medyaya koyduğum şarkıya aşık olduğum gerçeği..
Jongin, elini köpüklerin üzerinde gezdirip dudaklarını Kyungsoo'nun omzuna bastırmıştı. Titreyen mum ışıkları karşılarındaki duvara gölgelerini düşürüyordu. Küveti ılık suyla doldurup kavun kokulu banyo jelini suyun içine doşaltmışlardı. Köpüklerle üzeri örtülen suyun içine yavaşça uzanmıştı Jongin, bacaklarını hafifçe açarak Kyungsoo'nun sırtını bedenine yaslayıp uzanması için yer açmıştı. Banyoyu hazırlamaları yedi dakika sürmüştü, keyfini çıkarmak için ise daha fazla vakit istiyorlardı. Küvetin kenarlarını kokulu mumlarla süslemişlerdi, arka fonda yavaş bir piano sesi fısıldıyordu aşkı kulaklarına.
Kyungsoo, Jongin'in bacağında parmağını gezdirip müzikten daha sessiz bir şekilde sıralamıştı kelimeleri görünmez bir ipin üzerine.
" Ben hep çok sevilmekten korktum. Çok sevilmek o kadar acı demekmiş. Hayat bazen çok cömert olup bol sevgi dağıtıyormuş, sonra da tefeciler gibi verdiğinin iki misli kadar acı enjekte ediyormuş sevginin doğduğu yere. Ama sen.. O gün.. Buraya taşındığın gün.. Korkmamaya yemin ettim. Bir gün beni sevebilme umuduyla pencereni izledim, çiçeklere elin değiyor diye o'nları kıskandım, yanındakilerle yürürken aynı adımları attığınız ayakkabılarınızı kıskandım, bastığın yolları kıskandım.. Gözlerini kıskandım sana her gün bakabildikleri için, dudaklarını kıskandım gülümsemeyi sana yakıştırdığı için. Ben.. Seninle çok sevilmekten korkmuyorum artık, çok unutulmaktan korkuyorum. Bedenime iğne ucu kadar bir delik açsalar ve ruhumu oradan çekmeye çalışdalar sesim çıkmaz ama elini elimden ayırmaya kalkarlarsa ölürüm Jongin. Hayat bana çok bonkör davrandı, aşkı dudaklarıma bir parmak çalmak yerine kavanozu fırlattı. Acıyı da kazanla verecek.. Ama buna değer, sana değer.. Sadece çok unutma beni, adımı hatırlamayacak kadar nefret etme benden. "
" Senden sadece, bana kıçını dönüp yattığın ve o güzel gözlerinde kaybolmama izin vermediğin için nefret ederim, o'da gülümseyip güneşi bile solduracak kadar parlaklık yaydığın zaman geçer. Sana kalbimi verdim, ruhumu verdim.. Sana gecelerimi verdim ben. Karanlığına aşık olacak kadar benliğimi tükettim. Elini elimden ayırmam, gözlerini gözlerimden, dudakların dudaklarımdan.. Sana ölümü yenecek kadar kendimden verdim. Sana taşıyamayacağından fazla sevgi verdim, yüreğinden taşacak kadar aşk verdim. Senden başka yere gidemeyecek kadar yollarımdan verdim. Ben kendimi sana verdim, her gün senin için kurulan bir saat gibi sana ayarlandım. Sesinle yolumu bulacak kadar kayıplarımdan verdim. Sana Jongin'i verdim.. Gidemeyecek kadar yorgun olmak için enerjimi verdim, gitmeyeyim, gidersem geri döneyim diye gözlerini haritama çizdim, yönümü sana doğru bulmak için pusulama verdim. Ben sevgiyi, sevmeyi sadece sende gördüm, sen de öğrendim. "
" Peki ya sonumuz Jongin, bir sonumuz var mı? "
" O kadar parlaksın ki yolun solunu göremeyecek kadar kör oldum. Paldır küldür, beceriksizce yürüyorum yanında. Oraya buraya çarpıyorum, aşkına tutunarak yürüyorum. Sonum, geleceğimin başlangıcıysa. Sen de sonumsun, geleceğimin başlangıcısın. Kyungsoo, sen benim miladımsın. "
" Bir gün, senin için geçmiş yeniden gelirse? "
" Geçmişim seninle yapmayı bitirdiğim şeylerin enkazlarıyla doluyken kim kıyıp geçmeyi göze alabilir. O kadar masum, aşk dolu anıların perdesini kim söküp geçmeye cesaret edebilir? "
" Luhan. "
" Luhan öldü. Benim için de öldü, o'nu ruhumda gömmeyi bu kadar büyütüp beklememeliydim. Seni gördüğüm gün, perdenin arakasından beni izlediğin gün cenazesini yapmıştım zaten sadece ruhumda bedenini yakmak için çamkağı çakamadım, o'nu da senin sevdandan tutuşan organlarım yaptı. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanfictionHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..