Defalarca kez aynı mesajı okudu Sehun, yenisi atılır umuduyla.. Defalarca kez ekranı kapatıp açtı, mesaj gelirde görmem diye.. Aşk bağlamıştı Sehun'u sanal bir ortama. Artık sürekli telefonun başında çaresiz bekliyordu, bekliyordu ama çalmayacak biliyordu. Yüreği diyor ki boşuna bekleme.. Şaka şaka devamını yazmayacağım ama içine düşen umut beklemesine neden oluyordu Sehun'un. Kısacık bir cümle, bir söz veya noktalama işareti bütün dünyasını değiştirecek gibiydi. Tıpkı iki gün önce olduğu gibi, ekranda beliren mesajın etkisi gibi hissettirecek yeni bir mesaj atar umuduyla beklemek.. Beni seviyor umudu..
İçimizin sularına düşen umut ışıkları değil miydi her şeyi değiştiren.. Umut değil miydi güzel günlere uyanmamıza güç veren ve yine umut değil miydi o günleri öldüren? Sehun'un içine düşende buydu.. Umudun üç evresi vardı.. Umma, umutlanma ve unutma.. Umma evresini geçti Sehun, şuan umutlanma evresine doğru ilerliyordu paslanmış raylar üzerindeki bir trenin eskimiş vagonunda.. Kırılmışlık treni, hayal raylarında ilerliyordu ruhuna kara dumanlar tüttürerek.. Umutlanma evresinden sonra unutma evresi vardı, en zoru da buydu.. Unutma.. Umma ve umutlanma evresinden sonra gelen unutma evresi.. Bir doğum iki ölüm haberine eş değerdi bu evre.. Umudun üç acı verici evresi.
" Sehun, gel bizimle basket oyna. "
Sehun gülümseyerek bakmıştı kendisini çağıran kuzenine. Luhan'ın geri dönmesi her şeyi düzeltmeye başlamıştı Sehun'a göre.. Jongin ile yeniden yakın olmak yeniden nefes almasına neden olmuş gibiydi. Luhan kalbiyse, Jongin nefesiydi.. Biri olmadan hep eksikti Sehun, o halde neden kötü davranmıştı Jongin'e? Neden bütün güzel şeylerini almak istemişti, yoksa herkesin söylediği kadar kötü biri miydi Sehun? Gerçekten bir canavar gibi miydi? İnsanların gördüğü şey miydi bu? Bir canavar.. Hayatın o'nun için tuttuğu defterdeki rollerinden biri canavar olmak mıydı? Bu değildi Sehun, biliyordu.. İçinin bir yerlerinde, o derin kuyunun dibindeki su birikintisi gibi iyilik vardı içinde.. Sadece suyuna ulaşacak kadar uzun ip yoktu o kadar. İyiliğine ulaşacak anlamlı bakan gözler yoktu sadece. Ruhunun yamalanmış halini görebilecek röntgen ışıkları yoktu yada gözyaşlarını gösteren x-ray cihazı.. Sadece anlattığı kadardı, anlattığı şekilde vardı..'' Biraz sonra geleceğim Jongin. ''
'' Bir saat öncede böyle söyledin Sehun. Ne o yoksa yine planlar mı yapıyorsun? Özür diledin, sana güvendik.. Bunu planlayıp kötü şeyler yapmak için mi hazırlanıyorsun? ''
'' Chanyeol! ''
'' Ne? Yalan mı Jongin? Sen değil miydin her gün ağlayan lan bu it yüzünden.. Bok demedik mi biz bunun arkasından? Kyungsoo'yu senden almaya çalışmadı mı? Luhan'ı senden almadı mı!? Geldi, bir mağdur gibi, Küçük Emrah bakışı attı ve özür diledi diye af mı ettin hemen? Kör müsün ya? Oyun içte hepsi.. Kaleyi dışarıdan yıkamadı, içten fethetmeye çalışıyor! Kör müsün ya? ''
'' Chanyeol!? ''
'' Ne Chanyeol ne? Hepimiz böyle düşünüyoruz. Ben sadece sesli düşünüyorum o kadar. ''
'' Chanyeol haklı. Kötü şeyler yaptım yani bana güvenmemekte haklı. ''
'' Bu doğru düşündüğüm anlamına geliyor değil mi Sehun? ''
'' Chanyeol, biraz abartmıyor musun? ''
'' Sen de mi Baek? Seni de bu bok bıçaklatmadı mı? Bence Luhan da senin yüzünden öldü. Düşününce mantıklı geliyor.. ''Chanyeol, yeter. Gidelim artık biz. ''
'' Bekle Baek. Madem konu açıldı hadi konuşalım o zaman Chanyeol, Luhan'ı seven sadece biz miydik? Sen de sevmiyor muydun Luhan'ı? ''
'' Ne? Kim, ben mi? Sehun'dan beklenen hareketler.. Saçma sapan bir fikir atar ortaya sonra içini doldurur o'nun. Hiç şaşırmadım. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Külkedisi Sokağa Çıktı (Kaisoo Fanfic) (✓)
FanfictionHastalığın adı hissizlik değil Jonginsizlik..