Bölüm 9

566 4 0
                                    

Gökhan: Peki canım öyle olsun. Senin hatırın için. Ama onu şımartmak yok olur mu?

Pelin: Bir de abi hazır annem yok sorayım dedim. Neden ellerini çözmedin?

Gökhan: Birazdan görürsün; hadi git de getir onu.

Pelin Esra ablası için bir kırıntı kadar onur kurtarabilmiş olmanın gururuyla odaya gitti. Annesi odada bir araştırma yapmış ve kullanılacak bir ürün bulmuştu bile. Hatta Gökhan'ın onun bu önerisine "evet" diyeceğinden o kadar emindi ki kızcağızı bu kremin hassas ve sidiğin temas ettiği yerlere rahatça uygulanabilmesi için uygun vaziyette bekletiyordu. Az önce Pelin ablasının daha fazla onurunu kırmak adına gökhanı tahrik etmemek için "kaderine razı bekliyor" demişti ama şu anda gerçekten o vaziyetteydi bir kaç saat öncesine kadar k,imseyi takmayan ve kendisini de bu şekilde uçarı olmaya adeta kışkırtan kız. Vakit geçirmeden hiç olmazsa bu psikolojik işkenceye son vermeliydi.

Pelin: Annecim hayır; gökhan abi gerek yok hemen gelin diyor.

Teyze: Emin misin?

Pelin: Evet evet gerek yok hemen gelin işimiz var diyor.

Teyze: Hadi ya ben de bulmuştum tenini yumuşacık yapacak bir krem; ama napalım Gökhan'ın sözü neyse o!

Anne kız Esra'nın önce külodunu sonra da çekmecede buldukları bir pijamasını giydirdiler. Sonra elleri arkadan hala sımsıkı bağlı olduğu için ayağa kalkmasına yardım ederek salona kadar eşlik ettiler.

Gökhan: cici olmuş mu ablacım; sidikli kıyafetlerden kurtulup rahatlamıştır inşallah.

Teyze: Evet evet altını değiştirdik, mis gibi oldu

Esra içten içe kendisini deli eden bu olaydan böyle bahsedilmesiyle yine sinirden kudursa da yapabileceği bir şeyin olmaması sebebiyle sadece yutkunuyordu. Ayaklarının altındaki sızı daha tam dinmemişti bile.

Pelin: Abi hala neden çözmüyoruz ellerini? çok merak ediyorum.

Gökhan: Bu akşam bitmedi de andan. Kendileri için aldığım bir karar var ve uygulamasında itaatsizlik etmeye kalkmazlarsa canları hiç yanmayacak.

Teyze: Evet bunun zamanı gelmedi mi peki; hadi neyse istediğin yapsınlar!

Gökhan: Falaka öncesi çiğ yumurta ve bal içirdim hatırlarsınız. Gerekçesini söylememiştim. Seslerinin kısılmasını istemiyordum ama buna neden bu kadar önem verdim?

Teyze: Neden?

Gökhan: Çünkü onların seslerine ihtiyacım var şu anda. Ceza öncesi söylemedim çünkü benim bir kararım varsa gerekçesini kararıma uyuluncaya kadar genelde söylememeyi tercih edeceğim bir süre.

Pelin: Ama bu saçma değil mi?

Gökhan: Saçma göründüğünü biliyorum

Pelin: Tabi ki ya; belki gerekçesini söylersen ikna olacaklar. Neden böyle yaptıklarını bilmeleri daha iyi değil mi?

Gökhan: Şimdilik bunu istemiyorum. Aile içinde aile reisi Gökhan bir karar aldıysa ikna oldukları için değil mecbur oldukları için yaptıklarını bilmeliler.

Pelin: Niye ama özümsemeleri daha iyi olmaz mı ki?

Gökhan: Onları bazı şeylere güzellikle ikna edebilseydim geçtiğimiz dönemde; o zaman haklı olurdun. Ama falakayı ayaklarının altına yiyinceye kadar inatlaştılar benle. Şimdi durumun onların dayak korkusuyla itaate mecbur olmaları durumu ise bunu böyle hatırlamaları gerekiyor.

Pelin: iyi de niye işte ben de onu anlamıyorum.

Gökhan: Çünkü ben onlara gerekçeler anlatarak ikna etmeye çalışırsam; önceleri dayakla falakala bunları kabul etmektense sanki akıllarıyla idrak etmiş de uymuşlar gibi kendilerini kandırırlar. Sonra her kararı sanki kendi onaylarından geçmiş zannederler ki bu çok tehlikeli

Pelin: Ne tehlikesi?

Gökhan: Eğer her uyum gösterdiklerinde bunun kendi akıllarıyla idrak ettiklerini düşünmeye başladıklarında yavaş yavaş sanki ikna olmadıkları kurallara uymaya mecbur değillermiş gibi bir yanlış hisse kapılabilirler. O zaman da zaman içinde kendi mantıklarına ters gelen emirlerime veya kurallarıma uymama seçenekleri varmış gibi bir hisse kapılırlar ve bu da ayaklarının havaya kalkıp (gözüyle sehpanın üzerindeki sopayı göstererek) şu arkadaşla buluşmasına sebep olabilir. Onların kendi akıllarının onları nereye götürdüğünü gördük.

Teyze: Tabirimi mazur görün kızlar ama Gökhan diyor ki boyunlarında tasma varsa yokmuş zannetmeleri doğru olmaz

Bu laf üzerine Esra içten içe ne kadar sinirlendiğini dışa ancak rengindeki kırmızımtırak değişimle gösterdi. Ne demek tasma? Köpek miydiler yeğenleri?

Gökhan: Yaptığın teşbih hoş olmadı teyze; ama bir bakıma öyle evet.

Teyze: Teşbihte hata olmaz demişler oğlum. Kötü bir niyetim yoktu. Bu arada neden bal-çiğ yumurta karışımına gerek olduğunu o zaman anlatmadın konusu tamam da seslerine ihtiyaç duyacağımız konu nedir? Yeni gündem nedir?

Gökhan: Ben bir süre önce ikisinin de sosyal medya hesaplarının şifrelerini kırdım. Yakın arkadaş gruplarında kim var kim yok tek tek öğrendim. Ne gibi tipler ve onları okul hayatlarından hangilerinin alıkoyduğunu ve kötü alışkanlıklara teşvik ettiğini tespit ettim. Esra ablamın listesinde 8 hatta belki de 9 kişi filan var; Semra'nın bu tür çevresi daha dar onun 4 kişisi var böyle sakıncalı. 

Pelin: Eeee... sesle ne ilgisi var?

Gökhan: Şimdi o tatlı sesleriyle, kısık olmayan normal sesleriyle bunları telefonla arayacaklar ve "erkek kardeşim seninle ve diğer arkadaşlarla görüşmeme izin vermiyor" diyecekler. 

Esra bunu duyar duymaz elleri bağlı ve çok bitkin olmasına rağmen oturduğu yerden kalktı ve "yeter artık bu kadar da olmaz bunu yapamam ben" diye diklenmeye başladı. Pelin ve annesi de hemen sakinleştirip yerine oturtmak için müdahale ettiler. Tabanları da ona "bir posta falaka daha kaldıramayacağını" mesajlamış olsa gerek oturdu yerine.

Esra: (biraz daha sakin bir ses tonuyla)Gökhan hayır bunu yapamayız; en azından ben yapamam. Ne yani arkadaşımı arayıp "küçük erkek kardeşim izin vermiyor" diyeceğim öyle mi? hayır bunu yapamam. Semra sen de bir şey desene?

Semra: Yani abla; öyle büyük konuşmaya gerek yok ama biz onlarla ilişkilerimizi bir şekilde kesme sözü versek yavaş yavaş.

Pelin: Evet Gökhan abi ya!... öyle söylemek çok ağırlarına gidecek sen de anlarsın böyle dedirtme bence; kendileri keserler ilişkilerini

Gökhan: Bunu böyle yapacağız. 


Korkunç VELET (bir falaka hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin