Bölüm 12

458 3 0
                                    


Pelin ve Semra o sırada Esra'nın başına daha doğrusu ayaklarına gelebileceklerden ürkmüştü ve Gökhan'ı sinirlendirmemek adına derhal Esrayı koltuğa oturtup az önce Semranın ellerinden çözülen iple Esra'nın ayaklarını sıkıca bağlamaya başladılar. Pelin Esra ablasını çok sever ve sayardı. Şimdi de onu bağlamakla meşguldü ve canı daha fazla yansın da istemiyordu. Gökhan abisini yumuşatmak istedi bir nebze.

Pelin: Gökhan abi!... ne olur mazur gör bak çok zor oldu annem de öyle deyince

Teyze: Ne dedim ki ben kızım? Evet yasağı Gökhan koydu ve onun isteğine kalmış değil kimle arkadaşlık edip edemeyeceği

Pelin: Anne sen de yangına körükle gitmez misin?.. Bak işte Gökhan abi: keşke kendileri kesselerdi ilişkilerini; tamam sen yasak koydun ama onlar kendi bildikleri biçimde uzaklaşsalardı. Böyle ağır geldi; gururu kırıldı

Gökhan: Şebnemi biraz ayrı tutuyorum ama diğerleri ipsiz sapsız tipler; onların önünde gururun kırılsa ne olur? Bence iyi oldu... dahası dediğin gibi olmazdı kendileri o ilişkiyi bitiremezdik.

Semra: Bitirirdik Gökhan niye bitiremeyelim? Çok fena oldu böyle yaptırman. Ben de çok kötü hissettim yerin dibine geçtim.

Gökhan: Neyse işte ben öyle uygun görmedim. Derhal kesmenizi gerekli gördüm

Pelin: Niye ama?

Gökhan: İşte öyle!

Pelin: Ama emrine itaat edildi işte! artık gerekçesini söylemende bir sakınca kalmamış olmalı; neden kendi kendilerine ilişkilerini kesmeleri yerine bu akşam telefonla ve bu kadar gurur kırıcı bir şekilde?

Gökhan: Evet haklısın... Şöyle izah edeyim: Bu arattıklarım hep ipsiz sapsız tipler ya...

Pelin: (sözünü keserek) evet abi tamam bu yüzden yasak ettin ama neden kendilerince uzaklaşmalarına fırsat vermedin ben onu soruyorum!

Gökhan: Sen yedi aylık mısın Pelin? Sordun anlatıyorum. Sabret... Bunlar ipsiz sapsız, kimseye hesap vermeyen aşırı serbest tipler ya...

Pelin: Evet

Gökhan: Eğer bunlar kendi kendilerine yavaş yavaş uzaklaşsalar ne olurdu sence?

Pelin: Bilmem ; kötü mü olurdu?

Gökhan: Böyle yapmaya çalışsalardı o tipler bir sebeple kırıldılar mı bir yanlış mı yaptık filan diye düşünürlerdi.

Pelin: Eee ne var bunda?

Gökhan: O zaman da ilişkileri kopmasın diye çaba sarf ederlerdi ve özellikle de Esra arada şeytana uyup onlarla eski günlerdeki gibi vakit geçirecek fırsatlar yaratmaya çalışırdı; ben de yakalasam falaka yer, yakalamasam kötü alışkanlıkları depreşir; her türlü zarar

Pelin: Şimdi yapmazlar mı peki? Şimdi ilişkilerini düzeltmeye çalışmaz mı arkadaşları?

Gökhan: Az önce dedim ya ipsiz sapsız hesapta serbest, uçarı , özgür tipler... yani erkek kardeşlerinden izinsiz kendileriyle görüşemeyen bir kızı aralarında istemezler; şu saat ben ölsem bile kızlar artık o arkadaş guruplarına tekrar giremez; aralarına almazlar artık yani ben izin versem bile almazlar.... Kızlar!... söyleyin haksız mıyım? Girebilir misiniz artık onların arasına? Ben ölsem bile

Esra kendisinden cevap beklense de öfkesi daha yeni yeni dinmeye başlamışken bu sözlerle kendisine hatırlatılan gerçek öfkesini yeniden depreştirmişti. Ayakları bağlı olmasına rağmen bacaklarını kendine ve hafif yukarı çekerek boşluğu tekmeledi. Üst bedeniyle sağa sola dönmeye çalışır gibi hareketler yaparken ağzından anlamsız ama öfke içeren homurtular çıkardı.

Teyze: Bu konu anlaşıldı herhalde; bence asıl konuya gelelim

Gökhan: Hangi konu?

Teyze: Kızın ayaklarını bağlattırdın benim zerime yürüdü diye; falakaya mı yatıracaksın ne yapacaksan yap artık bizim gitmemiz gerek geç oldu.

Pelin: Anne ya ne falakası?! Biraz insaflı olun ne olur

Gökhan: Hayır; falaka değil ama bu geceyi böyle elleri ayakları bağlı geçirecek. Odalarında kilitli olmalarına karar vermiştim aslında ama Semra bu akşam çok uslu durdu dik başlılık etmedi ve son olayda da gereken müdahaleyi yaptı. Ona da ödül olarak odalarının kapısını kilitlemeyeceğim.

Semra: Teşekkür ederim...

Pelin: Sabaha kadar böyle elleri ayakları bağlı nasıl uyusun!

Gökhan: Onu benim kararlarıma karşı, benim davet ettiğim teyzeme karşı saygısızlık etmeden önce düşünecekti

Pelin: Ama sen de çok üzerlerine gitmedin mi? Emir veriyorsun gerekçesini bile söylemiyorsun! Küçük kardeşlerisin onların. Zor gelmesi doğal değil mi?

Gökhan: Zor gelmez dedim mi? Hayat zor zaten ama bunun üstesinden gelecekler; başka çareleri yok... Bu konuları aştıkça herşey iyiye gidecek mesela Semra uslu derdu diye ödülünü alacak

Pelin: Zamanla özgürlüklerini vereceksin yani öyle mi?

Gökhan: Özgürlük değil ama iyiye doğru gidecek

Pelin: Nasıl yani

Gökhan: Şimdi mesela itaat edilip emrim veya kararım yerine getirilinceye kadar gerekçe söylemiyorum çünkü şu anda ben gerekçe söylediğimde fikirlerini sorduğum gibi bir yanlış anlama söz konusu olabilir. Ama ben gerekçe söylediğimde "Gökhan gerekçe söyledi bu bizim emri sorgulama veya fikir söyleme hakkımız olduğu anlamına gelmiyor" diyeceklerinden emin olduğumda gerekçeleri itaat öncesinde söylemeye başlarım...

Pelin: Fikirlerini söylemeleri kötü mü?

Gökhan: Ben sormuyorsam fikir söylemeleri hadlerini aşmak olur. Mesela şimdi bugün Semra 3 ve Esra da 8 arkadaşını arayıp ilişkilerini kesti. Bu kızlar o arkadaşları kendileri bulmuştu özgür iradeleriyle. Onların ilişkilerini kesme kararımdan önce neden fikirlerini sorayım ki; sonuçta elbette ki kendi kurdukları arkadaşlıkların devamını isteyecekler. Ama kararlarımı, koyduğum kuralları öncesinden onlara fikir danışarak oluşturacağım zamanlar da olacak elbette ama bunun için de şundan emin olmalıyım. Onlarla ilgili bir karar öncesi fikirlerini sordum diye son sözü benim söyleyeceğimi, onların dediği yönde bir karar almam gibi bir beklentiye girmemeleri gerektiğini ben "konu kapanmıştır" dediğimde konunun kapanmak zorunda olduğunu anladıklarını gördüğümde fikirlerini de sormaya başlarım.

Pelin: Eşit söz hakları olmayacak mı?

Gökhan: Benle aynı çatı altındayken hayır olmayacak... okuldan mezun olup ayakları üzerinde durabilecekleri kadar para kazandıklarında eşit ve özgür olurlar... al sana bundan sonra ders çalışmaları için sopa haricinde ikinci bir önemli motivasyon.

Teyze: Vallahi bravo oğlum, yani başka bir şey yoksa

Gökhan: Pelin'e seyrettirilecek başka bir şey yoksa diyorsun... yok teyze yok... Uyku saatleri geldi... bünyeleri bu saate uyumaya alışık değil ama buna da alışacaklar

Korkunç VELET (bir falaka hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin