Bölüm 33

458 4 0
                                    


Gökhan biraz önce Semra'dan çözdüğü iplerle bu defa Esra'yı bağladı falakaya ayakları havaya bakar vaziyette. Sopayı eline aldı her zamanki gibi esnetti ve havada iki boş sallamaylı bu esnek ve hafif sopayı vınlattıktan sonra havaya kaldırdı ve çıplak tabanlarına indirmesiyle birlikte Esra'nın ağzından çıkan "vvvvvyyyhhhhhaaaaaaaaakkkkkkkhhhh" sesi üzerine; genç kızın kulağında anlam veremediği bir ses "abla tamam tamam geçti" ... O anda karanlıkta gözleri karanlığa alışık olmasa da yanında Semranın olduğunu anladı genç kız. Kollarını hareket ettirebiliyordu ve kanepenin arkasına bağlı değildi yatağındaydı. Sağıda soluna baktı ellerinin serbest olduğunu teyit etmek istercesine bileklerini yokladı ovaladı adeta.

Semra: sanırım rüya gördün abla... Vurma lütfen filan diyordun... Yoksa rüyanda şey mi gördün yani Gökhan'ı mı gördün?

Esra: Evet rüya gibi değildir Semra önce seni falakaya yatırıyordu; beni ele vermedin diye seni gözlerimin önünde dövdü... Sonra da

Semra: benim yediğim dayağı gördün yani; ama normal bir kaç saat önce olan şey ve endişe edip son anda kurtardığımız şey. Bunun rüyasını görmen gayet normal değil mi? Sonuçta senin çektiğin numarayı ben fark edemedim diye birlikte ceza almadık mı?

Normalde hiçbir zaman tam kapalı olmayan oda kapısının kapalı olduğunu ve kapı camında beliren silüet ve "neler oluyor iyi misiniz?" sözü ile Gökhan'ın kapının önüne kadar geldiğini ama içeri de girmediğini görünce Esra uyku sersemliği ve rüyanın da etkisiyle ilk anda hatırlayamadığı gerçeği yani rüyada gördüğü şekilde falaka ile değilse de o odaya kapatılarak cezalandırıldıklarını ve aynen de kendi çevirmeye kalktığı dolabı fark etmedi diye Semra'nın da odaya kilitlenmiş olduğunu hatırladı. O sırada Semra kardeşi Gökhan'a cevap vererek seslendi

Semra: Tamam Gökhan rüya görmüş ablan; iyi şimdi merak etme!

Gökhan: Emin misiniz? İçeriye su filan koymuştum içirirsin korkmuşsa

Esra: Semra sen ne saçmalıyorsun ya ne iyisi!... İyi filan değilim bir bardak suyla da iyileşecek halde değilim

Gökhan: neyin var abla?

Esra: ne demek neyin var? Korkulu rüya gördüm

Gökhan: Hayırdır inşallah ne gördün?

Esra: Çıldıracağım ya ne hayırdırı yahu!...

Gökhan: ne gördün ki?

Esra: Bizi buraya kapamak yerine benim önümde Semra'yı yatırıyordun falakaya!... Onu bağırta bağırta döverken bana seyrettirdin!...

Gökhan: Biliyorsunuz ki bu zaten böyle olacaktı ama daha yeni falaka yemiş olduğunuz için ve Semra'nın ihmali çok büyük olmadığı için cezayı hafiflettim; o yüzden kapının arkasından konuşuyoruz.

Esra: Hadi uzatma çıkar bizi buradan!... Bak daral geldi bana

Gökhan: Kusura bakmayın ama bu bir ceza ve sen bu cezanın asıl hak edenisin. Dayaktan da yırtmışsın bence şansını zorlama fazla!... Hem zaten uykunuz kaçmasın hadi yatın uyuyun 24 saatin 4 saati geçmiştir 20 saat sonra çıkaracağım sizi zaten. O zaman telefonunuza filan da kavuşacaksınız

Esra: Evet ya sen bizim telefonlarımızı da aldın değil mi? Bildiğin hadsizlik bu yaptığın

Semra: Tamam Esra sen de şimdi kışkırma tamam yani durumumuzu kabullen artık!

Gökhan: Evet Esra bak Semra doğru söylüyor artık kabullenmek zorundasın

Semra: Ama Gökhan bu böyle gitmez sen de bunu kabullen

Gökhan: Nasıl gitmez abla? Nedir gitmeyecek olan?

Semra: Bizim şu anda hiçbir söz hakkımız yok değil mi? Öyle diyorsun ya

Gökhan: Evet; gerçekçi olmak gerekirse söz hakkınız olan bir konu yok şu anda

Esra: Ya Semra ne biçim sözler bunlar? Söz hakkımız yok ne demek!

Gökhan: Canım gerçekçi ol lütfen!... Şu anda sizin söz hakkınız yok

Semra: Hiçbir konuda mı yok söz hakkımız?

Gökhan: Ben sormadıkça yok. Uzunca bir süre de size söz hakkı vermeyi düşünmüyorum.

Esra: Delireceğim ya!

Gökhan: Sakin ol bak Semra bir şey anlatıyor

Semra: bence kapıyı aç da öyle konuşalım

Gökhan: Kapıyı açmam uykunuzu da açmam anlamına gelir böyle iyi ne söyleyeceksen söyle

Semra: Tamam peki öyle olsun... Şimdi bizim söz hakkımız yoksa o zaman tüm söz hakkı senin öyle değil mi?

Gökhan: Evet haliyle

Semra: Sorumluluk da senin o halde

Gökhan: Tabi ki... Olan olmayan herşey için sorumluluk bende

Semra: Bizim yediğimiz bu dayakların da sorumlusu sensin o zaman

Gökhan: Söz dinleseniz baş kaldırmasanız ayaklarınız havaya kalkmaz; yani size kalmış

Semra: Ama bizim söz hakkımız yok ki

Gökhan: Demek istediğini anlamadım

Semra: Paramızı pulumuzu kestin; ona rağmen biz bir şekilde bu mereti bulup içiyoruz sonra da falakaya yatırıp ciyaklata ciyaklaya dövüyorsun hem de Pelini teyzemi çağırıp onların önünde dövüyorsun.

Gökhan: Eeee... Ne demek istediğini anlamadım.

Semra: Bu kadar canımız yanıyor ve küçük düşüyoruz; bunun sorumlusu da sensin işte... Madem bu kadar güçlüsün bizim bu kadar canımızın yanmamasını da sağlamak sana düşüyor

Gökhan: İtaat etmemek sizin seçtiğiniz yol

Esra: Bak hala itaat filan diyor delirmek işte değil

Semra: (Esra'ya sus işareti yapıp onu susturduktan sonda) ... Ama Gökhan biz tiryakiyiz işte bir şekilde o mahrumiyet hissi bizi her türlü riski alıp bir şekilde bir yol bulup bu sigarayı içmeye yönlendiriyor. Bir şekilde buluyoruz yani. Sonra da yakalanıyoruz sana; sonra da falaka. Çok canımız yanıyor sen madem muktedirsin buna bir çözüm bulmak ve canımızın yanmamasını sağlamak zorundasın.

Gökhan: Sanırım anlıyorum ne demek istediğini

Semra: Biz mağlup olduk sana Gökhan ve artık çaresiz kaldık. Ama senin falakan kadar güçlü bir acı bu kadar tiryaki olunca mahrum kalma duygusu. Biz artık bağımlı olmuşuz. Bizi bu bağdan kurtarmak görevin ise daha fazla canımızı yakmadan yapmak da senin sorumluluğun. İki işkence arasında bıraktın bizi. Bu durumdan kurtar bizi! Madem aile reisi sensin ne yap yap ve bu ızdıraba son ver!

Gökhan: Bakın bu falakayı uygulamaya başlamadan bir süre önce size doktor randevuları almıştım; gitmediniz daha doğrusu sen bir kere gittin Esra hiç gitmedi. Keşke o çabamı karşılıksız bırakmamış olsaydınız; o zaman mahrumiyet de bir işkence olmaktan çıkacaktı.

Semra: Biz o zaman hata ettik; bir söz hakkımız olabilir sandık ve gitmemeyi seçtik. Şimdi de söz hakkımız olsa belki yine savsaklarız ama sen bizim tüm söz haklarımızı elimizden almadın mı?

Gökhan: Haklısın!

Semra: Haklıyım ama haklı olmam değil konu madem erkeksin ve ailenin reisi olarak sen ne diyorsan o oluyor artık canımız yanmadan işkence çekmeden bitirmenin bir yolunu bulmalısın

Gökhan: Aynı doktor bir seçenek olabilir aslında ama...

Semra: Aması ne Gökhan işte anlatamıyor muyuz perişan haldeyiz farkında değil misin? ... Bize hiçbir şeyi sormuyorsun da o doktoru mu soracaksın?

Gökhan: Hayır tabi ki sormayacağım fikrinizi; ama bir düşünmem gerekiyor bu konuyu!



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Korkunç VELET (bir falaka hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin