Gökhan: (alçak sesle) Abla!...
Esra: Evet..
Gökhan: Ne oldu bir rahatsızlığın mı var neden rahat durmuyorsun?
Esra: Yok bir şey sen uyu bir sorun yok
Gökhan: Bana hiç öyle gelmedi
Esra: Yok bir şey dedim yaaa!
Gökhan: Basbayağı çişin gelmiş senin
Esra: Yok ya
Gökhan: Ablamın çişinin geldiğii anlarım ben bu tam çişini tutma kıvranması... ben sana demedim mi çişin gelince Semrayı uyandır seni çişe götürsün diye
Esra: Yok çişim filan
Gökhan: Madem yok şimdi o gıdıklanmasıyla ünlü ayaklarının altını biraz gıdıklayalım. Eğer çişin yoksa 15-20 saniye sonra hala altına işemediysen çişin yok demektir.
Genç adam işaret ve orta parmaklarını ablasının yattığı yatağın üzerinde yürüme hareketiyle çocuklara yapılan şekllde elini kızcağızın savunmasız ayaklarına yaklaştırmaya başladı
Gökhan: Vardikara geliiiyyooorrr... tasasından ölüyorrrr...
Esra: Gökhan lütfen! yalvarırım, altıma işettirme beni bir daha...
Gökhan: Neye lütfen? Böyle idrar yolalrın zarar görür uyandıralım Semrayı ne olacak götürsün seni çişe
Esra: Hayır ne olursun! Lütfen istemiyorum!
Gökhan: Neden?
Esra: Dün teyzemle Pelin altımı değiştirdiler çamaşırımı indirdiklerinde çok utandım
Gökhan: Baktılar mı?
Esra: Hayır ama çok aciz hissettim
Gökhan: Ama senin iyiliğin için aldığım kararlarda senin görüşüne pek ihtiyaç duymuyorum biliyorsun. Bu duruma alışman gerekmiyor mu?
Esra: Lütfen!
Gökhan: Ve fikrin sorulmadığı halde senin hakkında aldığım kararlar konusunda itirazı bırak fikir söylemen bile haddini aşmak anlamına gelmiyor mu?
Esra: Yalvarıyorum Gökhan! Ne olur insaf et!
Gökhan: Düpedüz başkaldırı bu! Yanlış mıyım? Gitmem böyle ellerim bağlı vaziyette tuvaete diyorsun
Esra: Gitmeyip napacağım Gökhan! Ellerim bağlı vaziyette beni Semraya teslim edip "tuvalete götür çişini yaptır dersen!" ne yapabilirim; ağlaya zırlaya gideceğim... Bunu bilmiyor musun? eziyet etmek için mi soruyorsun bunu bana?
Gökhan: Yok canım ne eziyeti! Ortada bir başkandırı yoksa cezaya gerek olmaz; ama ne bileyim yani ben "çişin gelirse Semrayı uyandırabilirsin" demedim ki "uyandır" dedim! Ona rağmen kendi kararınla onu uyandırmak yerine burada kıvranıp durman "meydan okuma" değil mi?
Esra: Dünden beri bende meydan okuyacak hal mi bıraktın? Döve döve neler yaptırdın bize... neler dedirttin en yakın arkadaşlarımıza...hele o vaziyette Pelinin önünde sergilenmek...
Gökhan: Ama öyle gerekiyordu canım yaaa!...
Tam o sırada Semra uykusunda hafiften "nolur, lütfen vurma" diye sayıklamaya başladı
Gökhan: Ay canım yaaa... canı çok yanmış belli ki; sayıklıyor... üzüldüm şimdi ama başka çarem de yoktu
Esra: Ya çok da merhametlisin he mi!... O sopayı ona daha mı sert vurdun da ona acıyorsun; beni de aynı şekilde bağırta bağırta dövmedin mi? hem de Pelinin önünde bir de parmaklarımızı açtık rahat dövesin diye!
Gökhan: Evet ama ona da mecburdum yani parmaklarınız incinir tırnaklarınız kırılır diye endişe ettim..
Esra: Çok düşünüyorsun sen bizi evet belli; gözlerim yuvasından fırlayacaktı acıdan
Gökhan: Sigara içip içip kanser olmanızdan iyidir
Esra: Bana bak... üfff...
Gökhan: Yani şimdi seni çözsem mi cezalandırsam mı bilemedim...
Esra: Ne olur buraya hiç gelmemiş ol; tamam çözme ben sabaha kadar dayanırım...
Gökhan: Bu inadını nasıl kıracağız?!
Esra: ne olur yalvarırım diyorum ne inadı?!
Genç adam bir kaç saniye "ne yapsam acaba" der gibi eliyle çenesini kaşıdıktan sonra Semranın ellerini çözdüğünde yaptığı gibi ellerindeki bağın uzantısından çekip ablasının ellerini çözdü. Zavallı kız neredeyse 12 saattir bağlı olan ellerini ovuşturmaya başladı. O ellerini ovuştururken Gökhan ablasının ayaklarını da çözdü.
Gökhan: Bu yaptığım için beni pişman etmezsin umarım! Zaten sabah olmak üzere; gir duşunu al üstünü değiştir hala çiş kokuyorsun!
