Pelin o kadar mantıklı bir şey söylüyordu ki kendince; Gökhan abisinin bunu kabul edip kızların bu arkadaşlıklarını kendileri bitirmeleri yönündeki önerisini reddetmesi şaşırtmıştı ve bu şaşkınlığını dışa vurmaktan geri durmadı.
Pelin: İyi ama niye? Kendileri bitirsinler işte ya! Bunun ne sakıncası var ki?
Gökhan: Pelincim o iş öyle değil.
Pelin: Ya nasıl? anlatıver de biz de öğrenelim
Gökhan: Az önce anlattım ya Pelin. Aldığım kararların gerekçelerini o kararlar uygulanıp bitmeden söylemeyi uygun görmüyorum. Önce şimdi güzel güzel arayacaklar ve bunu söyleyecekler; sonrasında ben neden onların kendi kendilerine bu ilişkilerini kesmeleri yerine benim iznim olmadığı için kendileriyle görüşemeyeceklerini telefonda söylemeleri gerektiğini, yani neden bu kararı aldığımı anlatırım.
Esra: Hayır; böyle bir şey olmayacak
Gökhan: Olacak olmasına da seninkileri aramadan önce Semra ablamın listesiyle başlayalım. Belki sen de biraz fikir alırsın nasıl cümleler kurarsın; ne gibi cevaplar gelir. Zaten mikrofon açık konuşacaksınız hepimiz gelen cevapları da duyalım... Semra! senin bu akşam ilişkini keseceğin kimseler Aylin, Kerem ve Nazlı... Bunlar telefonunda bu isimlerle mi kayıtlı?
Semra: Evet ama böyle yapmayalım yalvarırım!
Gökhan: Bu konu kapandı daha da uzatmayalım. Listeden bakalım Aaaa hah Aylin... tamam arıyorum; unutma lafı uzatmayacaksın "erkek kardeşim görüşmemize izin vermiyor; bir daha görüşemeyeceğiz" ; lafı uzatmayalım yani Esra ablamda 7-8 kişi var; kaybedecek zamanımız yok yani. Hah çalıyor...
Telefona Aylin cevap vermişti:
Aylin: Aloo... hayırdır Semra! bu akşam takılacaktık hep beraber neden yoksun?
Semra: Şey... ben de onunla ilgili olarak aramıştım
Aylin: Evet dinliyorum
Semra : Benim erkek kardeşim var ya; Gökhan diye bahsetmişimdir
Aylin: Evet görmüştüm de ben onu, yakışıklı bir oğlan!
Semra: İşte o benim seninle görüşmeme izin vermiyor
Aylin: Şaka mı yapıyorsun sen!
Semra: Hayır ne şakası yaaa... izin vermiyor işte
Aylin: Kızım kafa mı buluyorsun, yoksa kezban mısın? Erkek kardeşten izin almak da ne?
Semra: Bundan sonra böyle Aylin daha uzatmayalım ; beni arama bir daha lütfen!
Gökhan da Aylinin cevabını dinlemeye gerek duymadan telefonun kapama düğmesine bastı. Semranın gözleri dolmuştu.
Gökhan: Üzülecek bir şey yok; bunlar sizin hayatlarınıza olumlu bir şey katmıyor. Sonrakilerde daha kısa keselim öyle daha kolay olacak.
Semra'nın yaşlanan gözleri kardeşi tarafından silindikten ve bir bardak su içirildikten sonra geri kalan 2 arkadaşını da aradı. Lafı fazla uzatmadan konuya girdi; karşıdan gelen "o nasıl şey öyle" veya "sen aptal mısın erkek kardeşinden izin mis istiyorsun!" tarzı tepki cümlelerinden ilkinin odada yankılanmasına izin verdikten sonra, Semranın konuyu kapatan cümlesinden sonra Gökhan telefonun kapa tuşuna basarak görüşmeleri sonlandırdı... Sıra Esra'ya gelmişti.
Gökhan: Esra abla senin listen konusunda bir kararsızlığım var. Gülçin, Sevda, Berkay, Tuna, Burak, Aslı, Orkun tamam bunlar kesin ama Şebnem ablayı da listeye ekleyip eklememe konusunda kararsız kaldım.
Esra: Bunlarla senin ne işin var Gökhan; Şebnem'i de tanıyorsun ne zararı var? Delirtme insanı!
Gökhan: Teyze sen ne diyorsun? Şebnem eve de gelir; sen de tanışmış olmalısın!
Teyze: Evet biliyorum; ismen bildiğim tanıştığım tek kişi Şebnem
Gökhan: Evet ben de kararsız kaldım; diğerleri gibi ipsiz sapsız serseri takımından değil, dersleri de çok kötü değil ama sigara filan içiyor.
Teyze: Evet Gökhan... sen bilirsin tabi ama şimdi bu kız dünyanın en serseri kızı değil diye görüşmesine izin vermek zorunda değilsin; içine onunla ilgili "acaba görüşmese mi?" diye bir şüphe düştüyse neden görüşmelerine izin veresin ki?
Esra bu sözlere çok sinirlenmişti ama elleri arkadan bağlıydı. Tamamen çaresiz bir haldeydi. Sinirden pembeleşmeye bağlamıştı resmen. Bu sırada Semra sürpriz şekilde lafa girdi.
Semra: Gökhan bak dediğini de yaptım artık beni cezalandırman gerekmeyecek değil mi? Lütfen ellerimi çözer misin?
Gökhan: Bunun için odanızın anahtarını bulmamız lazım. Benim bildiğim sadece küçük tuvaletin anahtarı var.
Esra: Ne alaka kilitle anahtarla?
Gökhan: ne alakası var mı? Öfkeden çilek gibi kızardın. Akşam serbest şekilde uyumanız uygun olmaz. Odanızın anahtarını bulamazsam...
Semra: Bulamazsan...
Gökhan: Mecburen elleriniz bağlı uyuyacaksınız... bugün yaşadıklarınızın çok ağır geldiğini tahmin edebiliyorum; akılsızca bir şey yapmanıza izin veremem.
Esra: neye izin veriyorsun ki zaten! sabaha kadar ellerimiz bağlı uyuyacak değiliz ama
Gökhan: Anahtar yoksa olacak olan o
Semra: Ya ayakkabılığın çekmecesinde böyle tornavida pense filan var videlar filan... Orada bir kaç anahtar olacaktı.
Gökhan kalkıp ayakkabılığın çekmecesini açtı, biraz karıştırdıktan sonra bir kaç oda kapısının anahtarını buldu. Ablalarının yattığı odanın kapısında denedikten sonra bir tanesinin uyumlu olduğunu tespit etti.
Gökhan: Şansınız varmış. Bir tanesi gerçekten de odanıza uyuyor.
Esra: Bizi kilit altında mı tutacaksın?
Gökhan: En azından bu gece öyle olmalı
Esra: Anahtarı da sen mi gösterdin Semra ya inanmıyorum.
Semra: Böyle hayvan gibi bağlı mı kalalım sabaha kadar?
Gökhan Semranın bikellerini sımsıkı bağlayan ipleri çok kolay şekilde çözdü. Kız bir kaç saat önce ölümüne debelenirken bağlamış olmasına rağmen tek harekette kendisinin rahatça çözebileceği şekilde bağlamıştı ablasını. Semra iplerden kurtulan bileklerini ovalarken Esra kendi iplerini işaret edercesine kaş göz işaretleri yaptı.
Gökhan: inşallah seninkine de az kaldı... Bence başlayalım aramalara! Şebnem abla konusunu hepsi bittiğinde karara bağlarız. Diğer arkadaşlarınla ilişkini nasıl bitireceğine bakalım önce.
Esra'nın "hayır olmaz ben bunu yapamam" şeklindeki mızırdanmaları kardeşi tarafından hiç umursanmadan telefon aramaları başladı. Esra'nın aranacak hem daha çok arkadaşı vardı hem de onun arkadaşlıkları Semraninkilere göre bir sene kadar daha eskiydi. Esra ilk telefonu alfabetik sıraya göre Aslı'ya edip sesini titretmemek için olanca çabasıyla "kardeşim görüşmemize izin vermiyor" dediğinde aldığı tepki Semra'nın arkadaşlarının aldığı tepkiden daha güçlüydü.
Bu ilk telefon görüşmesi de fazla uzatılmadan telefonu elinde tutan Gökhan tarafından bitirildiğinde Esra ağlamaya ve "buna devam edemem" diye adeta ayaklarını yere vura vura tepinmeye başladı. Ama yapılacak bir şey yoktu; dahası Şebnem konusu daha karara bağlanmamıştı ve Gökhan yani onun deyimiyle Velet Şebnem konusunun geri kalan 7 kişiyi sorunsuz şekilde aramasına bağlıymış gibi konuşmuştu; ama yine de her arkadaşıyla olan görüşmesi sonrasın "bu kadarı yeter" diyerek yalvardı; bir sonraki telefon aranırken çocuklar gibi mızırdandı ama 7 numara da arandı ve sıra Şebnem konusuna geldi.
